Varoluşmaktayım. Tatlı; öyle tatlı, öyle ağır bir şey
ki bu! Hem de hafif; sanki kendi kendine havalarda uçup
duruyor. Kıpraşıyor. Her yanda eriyip kaybolan sürtün-
meler sanki. Öyle tatlı, öyle tatlı ki! Ağzımda köpüklü
bir su var. Yutuyorum, boğazımdan aşağı kayıyor; okşu-
yor bani. İşte yeniden doğuyor, dilime değip geçen küçük
beyazımsı bir su birikintisi <belli belirsiz) eksilmiyor ağ-
zımdan. Bu birikinti de benim. Dil de. boğaz da benim.