Biz yalnız, hayâl edilenin yüce saltanatına kurulmuş, -mış gibi yaşayanların öncüsü, kendi kurgusuyla, gerçeğini ayırt edemeyen, mutluluk abidesi, alabildiğine sosyâl ve deliliğin eşiğine gelmiş entellektüeller olarak, sevmeyiz silinmeye yüz tutmuş izlerimizle yüzyüze gelmeyi... Ama çekmecelere tıkıştırdığımız ne varsa birgün sergilenecek...Pişmanlık, oluşturduğumuz kristal kaleleri tuzla buz edecek ve domino taşları gibi, döneceğiz o ilk anın ebkem yaralarına...
Dilerim, bu hipnoz, son ana dek sürmez...
Hakan Hocam, yüreğiniz varolsun.