Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
8/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
#35626739 nolu Gılgamış Destanı incelemesinde Sümerlerden az da olsa bahsetmiştik. Şimdi ise biraz daha derine inip Sümerlerin Türkler ile alakasını ilişkilendirmeye çalışalım. Bunun en basit ve okur kısmından bakacak olursak Dede Korkut Hikâyeleri ve Gılgamış Destanı’ndaki benzerlikten söz etmemiz mümkündür. Ayrıca yine işi yazı ve dil olarak ele alacaksak Sümerlerin dili ile Türklerin dili arasındaki benzerliklerinde epey çok olduğunu vurgulamak gerekebilir. Mümkün olabilir mi? Neden olmasın… Bu yakınlık sadece dil akrabalığı değil, kan akrabalığından da gelmesi gayet mümkün gözükmektedir. “Adamin” Sümerlerde geçen bir atışma türüdür. Bizdeki karşılığına bakarsak eğer Âşık Edebiyatı’nda gördüğümüz atışma/yarışma sazlı söz edebiyatını örnek gösterebiliriz. Bizim edebiyatımızda atışan “Âşıklar” olurken Sümerlerde ise “Krallardır.” Kitap içerisinde ise çokça geçmektedir. Bizde kaybeden çekilir sazından olur Sümerlerde ise şehrin anahtarını teslim eder gibi bir manası vardır. Anzud Kuşu Sümer Mitolojisinde geçen ve bazı Sümer kabartmalarında gözüken bir kuştur. Doğruluğu tabi ki de tartışma konusu olmaktadır. Lakin Sümer kabartmalarına baktığımız zaman aklın ve hayalin dahi tasavvur edemeyeceği kabartmalarla karşılaşmaktayız. Özellikle takipçisi olduğum Şanlıurfa ilinde bulunan Göbekli Tepe arkeoloji çalışmalarında da benzer özellikler görülmektedir. Keza en ilginci ise bana göre kabart timsah figürleridir. Yine o bölgede asla olmayacak bir vahşi hayvan türüdür. En yakın kısmı Nil’dir ve Göbekli Tepe ile en az 2000 kilometre mesafesi vardır. Görmeden hayal etmek, hele ki o devirlerde imkânsız olduğu kadar da şaşırtıcı gelmektedir. Kitap birbiriyle bağlantılı dört bölümden oluşmaktadır. Sümerlilerin bir kenti olan Uruk Kralı Enmerkar’ın – Güneşin Oğlu - Aratta Krallarıyla olan münakaşalarını konu etmektedir. Bulunan kil tabletlerin tasviri ve Sümerce aslından güzelce çevirisi ise okunabilirliği arttırmaktadır. Eksik ve okunmayacak durumda olan tabletler kaynaklara başvurularak, parantezler dâhilinde açıklanmaya çalışılmıştır. Genel olarak başarılı bulduğum bir çeviri olmuştur. Destanların okunabilirliğinden ziyadesi onların aslında dinlenebilir olmasıdır. Bu sebeple içeriğe baktığınız zaman yavan bir kurgulama/hikâyeleme okuyabilirsiniz. Lakin en eski yapıtlar olduğunu aklınızdan çıkarmamanız gerekmektedir. Bundan dolayı işin bu kısmında bir okuyucu değil de bir dinleyici olarak ele alırsanız, muhtemelen kazanacağınız güzel bir hikâyeleme ile karşılaşabilirsiniz. Birinci bölüm Uruk Kralı’nın Aratta kralına ulak göndermesi ve isteklerinin yerine getirilmesini içeriyor. Bölümde geçen betimlemeler okurda tebessüm ettirecek kalitededir. Özellikle “adamin” ile savaşsız sorun çözmeleri ise o devre göre gerçekten harika bir durum. Gılgamış Destanı’nda geçen “Anzu Kuşu” yine bir Sümer Mitolojisi olan Sümer Kral Destanlarında da geçmektedir. İkinci bölümde yine Uruk Kralı Enmerkar ile Ensuhkesdana’nın “adamin” oyunu yer almaktadır. Bu sefer işe büyücülerde dâhil olmaktadır. Birinci bölüme göre kısadır, lakin aynı okunabilirliği devam ettirmektedir. Üçüncü bölümde savaşa giden kralın yedi askerinden biri olan Lugalbanda sefer sırasında rahatsızlanır ve kardeşleri onu bir dağ mağarasına bırakırlar. Lugalbanda’nın Kutsal Güneş tanrısına ve diğer tanrılara yakarışlarıyla hastalıktan kurtulmak ister, devamında ise Lugalbanda ile tanrıların aralarında geçen diyaloglar damgasını vurur. Dördüncü bölüm kitabı okumama sebep olan bölümdü. Burada Lugalbanda ve Anzud Kuşu arasındaki diyaloglar yazılmıştır. Anzud kuşunun tarifini merak ettiğim için, özellikle burayı merak ediyordum. Keza beklediğim gibi bir tarifle karşılaştım. Genel olarak ilkyazım yapıtları olmasına rağmen, eğlenceli bir dille yazılmış, bol mitoloji içeren, bir dünya tanrı barındıran güzel bir eserdi. Özellikle hoşuma giden sadece çıplak doğa ile yapılan betimlemeler ise gerçekten hoş bir okuma heyecanı yarattı. “Ey Ulak, Aratta kralına de ki; [Arattalıları şehirden] kovarsam ağacından edinmiş kuş gibi kalırlar, Yuvasından kaçırtılmış kuş gibi olurlar, Adi bir mal gibi üzerlerine fiyat biçersem, [Şehri] yerle bir edip toz duman içerisinde bırakırsam, Enki'nin bir şehri lanetlediği zaman gibi, Bütünüyle yok ederim orayı, yok ederim.” Sayfa 7 “Hangi tahılı yiyeceğini şaşırmış eşek gibi dolanıyordu...” Sayfa 17 …gibi sayısız betimleme ile karşılaşmanız mümkündür. Sözün özü; benim için türünde normal, ancak keyifli bir kitaptı. Kesinlikle okunulası ve tavsiye edilesidir. Sevgi ile kalın.
Sümer Kral Destanları
Sümer Kral DestanlarıAnonim · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017474 okunma
··
231 görüntüleme
Roquentin okurunun profil resmi
Ya İlyada'yı okuduğumdan beri deli gibi mitoloji bakıyorum o kadar çok şey var ki ... keşke bunları konuşacak bir grup olsa
2 önceki yanıtı göster
Tayfun okurunun profil resmi
Assos ya da Behramkale de çokta güzel kamp yapılabilir. Zeus Altarına giderken bir orman yoldan yürüme gidiliyor. Orman sanırım devlete ait, kamu. Lakin konaklamaya izin verilir mi bilmiyorum? Elif istersen bir el at :) Fotosu olması gerekiyordu Zeus’un baktığı yerin bakayım galeride bulursam eklerim :)
24 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.