Bugünün imkanları ile yirmi sene önce fiilen yaşadığımız zamanı bile günümüzle karşılaştırarak garip ve yaşanılmaz bulurken, bizi 16. yüzyıl, 17. yüzyıl ve 18. yüzyıl Osmanlı toplumuna götürerek, bireylerin yaşamları üzerinden felsefi ve irdeleyici düşüncelere boğan bir kitapla karşılaştığımızda bizden öncekilerin buralarda, bu topraklarda, başka çağlarda neler yaptığını öğrenmek ve bunu pek fazla eserde bulamayacağımız kıymetli bilgilerle harmanlamak; iyi okuyucu olduğu iddiasında olanların kendilerini sınaması açısından etkileyici bir deneyim oluyor. Tarih ve araştırma merakının yanı sıra, toplumumuzun en ilginç ve ayyuka çıkmış hasletlerinden olan merak unsuru dahi kitabın kendini okutmasına yeterli bahaneyi sağlıyor.