Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

ASR-I SAADETTEN BİR GENÇ PORTRESİ: MUSA’B B. UMEYR
Takvim yaprakları miladi 610 yılını gösterirken Musab bin Umeyr 25 yaşlarındaydı.İslam Mekke’de yavaş yavaş yayılmaya başladığında; Mekke’nin en zarif,en kibar ve en yakışıklı delikanlısı da duymuştu bu daveti... Musab üç erkek kardeşinin en küçüğü, en nazlısı, annesinin göz bebeğiydi.En güzel elbiseleri, ayakkabıları o giyinir, en güzel kokuları o kullanırdı.Mekke sokaklarında geçtiğinde kızlar mendil sallar, insanlar kokusundan, oradan Musab’ın geçtiğini anlarlardı. Herkesin gıpta ettiği Musab’ı Hz.Peygamber (s.a.s) şöyle anlatır: “Mekke, Musab bin Umeyr’den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedi. “ Çocukluğunu, ilk gençliğini varlıklı bir ailenin sunduğunu imkanlarla geçirdi Musab ,ta ki Resulullah’ın mesajını duyana kadar devam etti bu görkemli hayat… Bir gece vakti Hacun Dağı’nda sohbet ederken bir arkadaş; “Duydunuz mu Abdulmuttalib’in yetimi Muhammed, “Ben Allah’ın peygamberiyim, tapmakta olduğunuz bu putlar boştur, hiçbir fayda sağlamaz . Allah ise birdir, her şeyi gören ve bilendir ,yaratan O’dur , O’na ibadet ediniz. “diyormuş “ ifadeleriyle yüreğine bir alev düştü .Duydukları gönlüne yer etmiş ,içinde olduğu bir boşluğa cevap bulmuştu işittikleri . Eve geçti ,yağlanmış yüreğiyle düşünmekten sabaha kadar gözlerine uyku girmedi .İslamı ilk kabul eden altı kişiden biri olan Habbab bin Eret’le karşılaşana kadar devam etti bu hal. Demircilik yapan Habbab’a “Bu sıcak demiri nasıl tutuyorsun, elin yanmıyor mu ?” diye yönelttiği soruya “Yüreğimde öyle bir yangın var ki ,bedenimdeki acıyı hissettirmiyor.”cevabını alan Musab “Benim de yüreğim yanıyor fakat senin kadar cesur değilim, senin gibi bu kızgın demiri elimde tutacak cesaretim yok, bu cesareti nerden buluyorsun ?”sorusunu sorması kendisini Resulullahın mesajına ulaştıracak bir kapı araladı. Habbab o güne kadar Resulullahtan öğrendiği her şeyi öğretti. Musab duydukları karşısında verdiği tepki “Muhammed nerede ,beni oraya götür .” oldu . Vakit hicret vaktiydi Musab için ; karanlıktan aydınlığa , zulmetten nura ,küfürden imana hicret… Nihayet Musab Darülerkam a gelir ve Allah Resulünü görür görmez gözyaşları arasında şehadet getirip Müslüman olur . Müslüman olmak ; bir vazgeçiştir, bir kimlik beyanıdır dünyevi hazlar karşısında... Peygamberimiz onun hakkında şöyle buyurmuştur bir gün yamalı elbiseler içinde gördüğünde Mus'abı gözyaşları ile; ;Kalbini , Allah Teala’nın nurlandırdığı şu kimseye bakın . Anne ve babasının onu en iyi yiyecek ve içeceklerle beslediklerini gördüm. Allah ve Resulü’nün sevgisi ,onu gördüğünüz hale getirdi. Yaşadığı hayat , Hz. Musabın samimiyetinin, teslimiyetinin bir göstergesidir .Hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan, kalabalıklara göre değil , inancına göre yaşamanın sembolüdür Hz. Mus'ab … İşte bu nedenle Efendimiz ,onu “Mus'abul - Hayr “(hayırlı Mus'ab ) diye anmıştır. Medine’ye ilk hicret eden, ilk muallimdir Mus’ab, Allah Resulu davet için Medine’ye göndermiş ve bir sene sonra döndüğünde davetin ulaşmadığı bir ev dahi kalmamıştır. Miladi 625…Dünyadan Ukbaya Hicret zamanı gelmişti evet üçüncü ve son Hicreti… Medine’den yürüyerek bir saat ötede bir dağ: Gözyaşı Dağı,Uhud Dağı… Alemlerin Sultanının Musabul Hayr olarak vasıflandırdığı gözbebeğinin değersizden değerliye, fani olandan baki olana,dünyadan ukbaya gitme vakti… O Mus’ab ki Allah Resulune en çok benzeyen sahabi.Öyle ki Uhud meydanında sancağı teslim alan yiğit.. İbn Kamia Mus’abı Allah Resulu zanneder ve çıkar karşısına. İlk darbede sağ kolu gider Musabın ve sancağı sol eline alır.Sol eli de kesilince sancağı göğsüne bastırır ve Al-i İmran 144.ayeti okur ‘’Muhammed Allah’ın Resuludur ‘’İbn Kamia nın Allah Resulunu öldürdüm nidalarıyla… Mus’ab başına aldığı son darbe ile toprağa düşünce yüzünü toprağa bastırdıkça bastıracak. Efendimiz sav söyleyecek niçin gömdüğünü toprağa yüzünü… ‘’İbn Kamia onu ben diye öldürüyordu, Mus’ab da tanınmamak için yüzünü gizliyordu. İbn Kamia Allah Resulu zannetsin de peygamberimizin peşinden gitmesin diye… Zor günlerin adamı Mus’ab, giderken bile öğretiyor,bir davanın mensubu nasıl olunur bunu bize son nefesinde de öğretiyor. Gözyaşı Dağında Allah resulü şehitlerden haberdar olunca Mus’ab getirilecek ve şöyle bir bakacak ve; ‘Ah Musab,seni Mekke ‘de gördüğümde üzerinde paha biçilemez elbiseler vardı,senden daha güzel giyinen yoktu.Şimdi ise saçların dağılmış ve sadece eski bir hırkanın içinde üzerini bile tam örtmeyecek eliblseler içindesin… Efendimiz sözünü bile tamamlayamayacak o meydanda… Mus’ab Bin Ümeyr (ra) çağlar ötesinden bugüne, kendi ‘Yesrib’lerimizi ‘Medine’yapacak insan yetiştirmek için nasıl bir samimiyete ihtiyaç duyduğumuzun örneğidir. Vakit Mus’ablaşma vaktidir. Vakte yemin olsun… Esselamu Aleyke Ya Mus’ab… youtube.com/watch?v=hpEbkWf...
··
78 görüntüleme
Ebru Yalçınkaya okurunun profil resmi
İslâm'ın ilk ögretmeni Musa'b Bin Umeyr'e selam olsun .. Daha önce defalarca okumama rağmen yine aynı etkiyi yarattı üzerimde..
Mutâlî’ okurunun profil resmi
Ve aleykum selam Ebru hocam inşallah Rabbim size Uhud Dağında Mus'abı ziyaret etmeyi nasip eyler...
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
İlknur okurunun profil resmi
Müslüman olmak ; bir vazgeçiştir, bir kimlik beyanıdır dünyevi hazlar karşısında... Yaşadığı hayat , Hz. Musabın samimiyetinin, teslimiyetinin bir göstergesidir .Hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan, kalabalıklara göre değil , inancına göre yaşamanın sembolüdür . Bu iki cümle beni çok etkiledi ,kendini sorguluyor insan!! Belkide bu yüzden biz o devrin insanları olamadık ! Çünkü layık değildik ...
Eylül Türk okurunun profil resmi
Esselamu Aleyke Ya Mus’ab… Sabahımı nurlandırdı tefekkürünüz Hocam, Mevlâ sizi çok sevsin.
Mutâlî’ okurunun profil resmi
Cümlemizi sevsin Eylül hanım Allah razı olsun...
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.