Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Doğan Cüceloğu Anısına...
*** Öğretmenlere nutuk atmak yerine şöyle konuşsalar keşke... Eminim daha fazla yol alırdı öğretmenler ve öğretmenin peşinden gelen öğrenciler... Öğretmene değerli olduğunu hissettiren güzel bir eser. Bu kitabı kimler okumalı? Bana kalırsa Eğitim Fakültesi Okuyan her öğrenci, mesleğinin ilk günlerini yaşayan bir öğretmen hatta mesleğinin olgunluk çağına erişmiş bir öğretmen ve kendini "öğretmen olmaya" adamış her insan. Ha bir de, öğretmenliğe tepeden bakan, saldıran, burun kıvıran ve kötü niyetli yaklaşan herkes. Kitabın her bir bölümünü, ülke tarihimizde önemli yeri olan bir eğitimciye adamaları da kitabın niteliğini daha da arttırıyor. *** "Eğitim bir cümledir" diyor İrfan Erdoğan. Öznesi öğretmen diyor. Öğretmene değer veriyor. Öğretmene verdiği değeri öğrenciye de veriyor. Özne aynı zamanda öğrencidir, diyor. Eğitim-öğretim atmosferi içinde; teknolojik gelişmelerin olması, ders araç-gereçlerinin yenilenmesi, müfredatların yenilenmesi, sınıf ve okul ortamlarının düzenlenmesi vs. hiçbirinin öğretmenin etkisi kadar bir etki sağlayamayacağından bahsediyor. Ama ne yazık ki, eğitimle ilgili hemen hemen bütün değişiklikler öğretmenden kopuk bir şekilde yapılıyor. İşin dahası, yapılan değişikliklere öğretmenin kendini uydurması isteniyor. Kitapta, antikçağda öğretmenden okuma, yazma, konuşma, hesap yapma gibi becerileri çocuklara (egemen sınıfların çocukları) aktarılması istenirmiş. Çocuklara telkin ve tavsiyelerde bulunması yasakmış. Çünkü öğretmen, o dönemde üst sınıf sayılmadığı için "öğretmen kim ki, bir soylunun çocuğuna değer ve dünya görüşü kazandırabilir" düşüncesiyle görülürmüş. Şu anda da benzer şeyler yok mu? Yani öğretmen dersine girsin, konusunu anlatsın, idari işlerini yapsın, evraklarını eksiksiz tutsun... gibi sığ mesai anlayışla yönlendirilmiyor mu? Davranış kazandırmada, disiplin sorunlarına müdahale etmede, öğrenci velilerini sürecin içine katmada ve saymaya gerek olmayan birçok uygulamada "sen kimsin ki!" zihniyetiyle karşılık bulmuyor mu? Başından sonuna kadar "öğretmenlik yapmak" ve "öğretmen olmak" kavramlarına dikkat çekiyor kitap. Öğretmen olmanın nedenini, nasılını, önemini anlatıyor. Öğretmenlerin eksik veya hatalı yanlarından bahsederken bile kırıcı üslup kullanmıyor. Son dönemlerde öğretmenlerin hasret kaldığı bir yaklaşım bu. Kitaptan çıkardığım en önemli tespitlerden birisi; belirli bir yıla kadar süregelen ve konunun uzmanları, sahanın adamları kişilerce belirlenen eğitim felsefesinin günümüzde niteliksiz hale gelmesidir. 1948 ve 1968 tarihli eğitim programları günümüzün programlarından daha güçlü ve tutarlıydı. 1970'li yıllara kadar öğretmenlerin takip ettiği eğitsel kitap ve dergilerin sayısı oldukça fazlaydı. (Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı bir dönem hemen her öğretmenin okuduğu bir kitaptı.) Peki günümüzde? Her an tekrar değişebilecek bir eğitim ve sınav sistemi! Eskinin "Millet Mektepleri", "Köy Enstitüleri", "Öğretmen Okulları" bugün yerini "Atanamayan Öğretmenler'e" bırakmış. *** "Türkiye'de, eğitime dair izlediği politikalardan ötürü seçim kazanmış veya kaybetmiş bir parti yoktur" düşüncesiyle zaten tablonun nedeni özetlemiş oluyor İrfan Erdoğan. Doğru... Milletçe talep edilmeyen bir şey, neden önemsensin! Milletin sıkıntılı olarak görmediği bir şey, neden geliştirilsin! Milletin dertlenmediği bir şey için, Neden üzerine düşünülsün! Bütün bir ulusun kaderi öğretmenlerin elindedir aslında. Ama işe kendimizden başlamamız gerek. Önce kendimizi geliştirmeliyiz. "İnsanın hayatı, kendini aştığı an anlam kazanır" düşüncesini şiar edinmeliyiz. Öğretmen aynı zamanda öğrenendir. Daha çok öğrenmeli, daha çok çabalamalıyız. Kendini geliştirme yöntemleri olarak okumanın, yazmanın ve konuşmanın önemine vurgu yapılıyor. Benim gibi sadece konuşan, herhangi bir anlam ifade etmediğini bile bile konuşan biri için bir mesajdı bu. Artık daha fazla okumalı... Öğrencilerin bir "can" olarak görülmesi gerektiğinden bahsediyor kitap. Onların bir öğrenci olduğu kadar farklı bir dünya olduklarını söylüyor. Kalbine ulaştığımızda düşüncelerini harekete geçirebileceğimizi ifade ediyor. "Bütünlüğü ve ruhu varsa, sadece bir ders bile bir ömür boyu yetecek etki bırakır" düşüncesinin farkında olarak derse başlamalıyız. Kitap için diyecek çok söz var. Ama son sözüm yine kitaptan olsun. "Bir ülkenin eğitimi, siyasi iktidarı elinde bulunduran gücün ideolojik dogmalarıyla değil, ülkenin genel kültürü içinde eğitim filozofları ve bilim insanlarının etkileşimiyle oluşmuş bir çerçevenin içinde yönlendirilmeli, gelişmeli, oluşmalı" *** "Bu kitabı, eğitim sisteminin en önemli ve vazgeçilmez öğesinin öğretmen olduğunu söylemek için hazırladık" İnsanın gururunu okşuyor gerçekten... Teşekkürler Doğan Cüceloğlu. Teşekkürler İrfan Erdoğan 16.02.2021 - Allah rahmet eylesin Doğan Cüceloğlu
Öğretmen Olmak
Öğretmen OlmakDoğan Cüceloğlu · Final Kültür Sanat Yayınları · 20136,5bin okunma
··
230 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Hani diyorlar ya, öğretmen olmakta ne var, anlat anlat geç. Şu pandemi süreci, hiç de kolay olmadığını gösterdi. Özellikle veliler öğretmenin değerini daha iyi anladı. Ellerinize sağlık. Çok değerli bilgiler vermişsiniz.
Şevkets okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Sultan hocam... Bilinç sahibi bir insana öğretmenin değerini anlatmaya bile gerek yoktur herhalde. Ama dediğiniz gibi bir yıldır yaşanan şu hastalık süreci, geri kalan insanların bir kısmına öğretmenin değerini fark ettirmiştir.
S.U. okurunun profil resmi
Benim de aklımda hep 'Öğretmenlik yapmakla öğretmen olmak ayrı şeyler. Öğretmenlik yapan öğrenciler görür karşısında ama öğretmen olan canlar görür karşısında.' sözleriyle kalacak. Çok güzel bir inceleme olmuş emeğinize sağlık.
Şevkets okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Beni etkileyen ve de çok hoşuma giden bir eserdi. Bugün ölüm haberini okuduğumda üzüldüm...
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.