Sunay Akın’ı tanıyan her kesimden insan onun siyasi görüşüne bakmaksızın, severek takip ediyordur, buna eminim. Bu sebeple onun aydın, entelektüel ve özgürlükçü fikirleri hiçbir engele takılmaksızın aktarılabiliyor. Birçok kitabının yanında onu çocukluğumdan bu yana televizyonda da çok gördüğümden midir bilmem ama, kendisinin bende ayrı bir yeri vardır. Şimdiyse kitaplarını okumaya başladım. Son yıllarda yazdığı kitapları seçtim kendime ve Ay Işığı ile başladım bu serüvene.
Deneme türünde eser veren yazar, bu kitabında bizi göklere çıkarmış ve asla indirmemiştir. Öyle ki Türkiye’yi havacılıkta Dünya ilklerine sokan Vecihi Hürkuştan başlamış; THY’nin ünlü pilotu, Galatasaray hayranı ve şairin dostu olan Necdet Diyarbakırlıgil ile sonlandırmış. Aradaysa 47 tane daha ayrı, bir şekilde, bir yerde havada geçen hayat hikayelerini bizlere aktarmış. Kitabı da yine emekli bir pilot olan Gürol Kutlu’ya atfetmiş zaten.
Bir hayat hikayesinden başlayıp asla akıllara gelmeyecek bağlantılarla bambaşka insanlara dokunan olayları okumak gerçekten şaşkınlık verici. Misal Atatürk’ün neden uçağa binmediğinden, Enver Paşa’nın kaç uçağının düştüğüne, uzaya çıkan astronotların google aramalarıyla bulunamayacak ilginç bilgilerinden; modern sanat hayranı, Goethe okuyan, Beethoven dinleyen Osmanlı Hanedanlarına varıncaya kadar.
Sunay Akın’a has hikaye anlatıcılığı, kitabını okurken satırları tek tek onun sesinden dinliyormuş gibi hissetirmesi beni çok etkiledi. Bazen kendimi kaptırıp cümlenin gidişatına göre sesimi yükseltip alçatmama sebep oldu. Kesinlikle okumayanlara şiddetle öneriyorum.