Kitap hakkındaki düşüncelerimi, hissettiklerimi tek bir cümleyle özetlemem istenseydi sanırım o cümle şu olurdu; Ahmed Arif yeryüzündeki bütün sevmeleri- aşkla sevmeleri, dostça sevmeleri, kardeşçe sevmeleri- tek başına yaşamış, diğer insanoğullarına kırıntısını bile bırakmamış. Keza bugünlerde yaşadığımız adına aşk dediğimiz durumlar da bunun kanıtı olsa gerek.
Zaman zaman sanki bu mektupları Leyla Erbil’in dolabında bulup gizlice okumuşum, iki insanın özeline şahit olmuşum hissi yaşadım. Ve hiç cevaplanamayacak birçok soru eşliğinde bitirdim kitabı. Leyla Erbil, bu yürek yansıması mektuplara nasıl karşılık vermişti? Sadece dostça mı sevmişti, yoksa hiç bilmediğimiz şartlar,sebepler dolayısıyla en doğrusunun bu olduğunu düşünüp duygularına ket mi vurmuştu? Leyla Erbil’in kocasının mektuplar ve bu büyük dostlukla ilgili düşünceleri neydi? vs. vs.
Son olarak okurken sıkça şunu da düşündüm. Ahmed Ariflik de böyle olurmuş demek, hatır soruşunda, sitem edişinde, af dileyişinde, küfredişinde bile şairliğini hissettirirmiş.