Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

~HAZRETİ MEVLÂNÂ CELALEDDİN-İ RUMÎ' Yİ ANMA VE ŞEB-İ ARUS ETKİNLİĞİ~
Mevlânâ'nın son gazeli Ölümünden bir gün evvelki 16 Aralık Cumartesi günü Mevlânâ nisbeten iyileşmişti. Akşama kadar kendisini yoklamaya gelenlerle konuşmuştu; fakat her sözü adeta bir vasiyetti. O akşam da en sadık dostu Çelebi Hüsamüddin ve en sevgili oğlu Sultan Veled, iki hekim ve yakın dostlanndan bazıları yine başucunda idiler. Sultan Veled üst üste birkaç gece uyumamıştı. Mevlânâ yaşlı gözlerle ona baktı; zayıf bir sesle: "Bahaüddin! Bugün kendimi biraz daha iyi hissediyonım; git, yat!" dedi. Sultan Veled müteessir bir halde kapıdan çıkarken Mevlânâ son gazelini söylüyor ve Hüsamüddin Çelebi de ağlayarak bunu kaydediyordu: * Git! Başını yastığa koy. Beni, geceleri rahatsız olan bu bîçareyi, yalnız başıma bırak. Biz geceleri sabahlara kadar inliyen, çırpınan sevda dalgalarıyız. Sen istersen gülerek bize lütfet; istersen ayrılarak cefa et. Güzel yüzlülerin padişahı için sözünde durmaya lüzum yoktur. Sen ey yüzü solmuş âşık sabret; vefalı ol. Bizi öldürenin gönlü taş gibi katıdır. Bizi öldüren kanımızın bahası için hiçbir tedbir söylemiyor. Bu derde ölmekten başka çare yoktur; şu hâlde nasıl olur da; "Bu derde deva et?" diyebilirim? Dün gece rüyamda aşk mahallesinde bir ihtiyar gördüm. Başı ile bana işaret etti: "Bizim tarafa gel" dedi. Her ne kadar bu yolda ejderha varsa da o zümrüdün parlaklığı ile ejderhayı kov! Artık yetişir! Ben kendimde değilim. Sen hüner göstermek istiyorsan Ebû Alî Sina'nın tarihini söyle; Ebu'l-A'lâ el-Maarri tembihinden bahset! İşte Mevlânâ'nın son gazeli bu olmuştu. ----------------------------------------------------------------------- * Rev ser binih bebâlin tenha mera rehâ kün Terk-i men-i harâbi şeb gerd u mubtelâ kün
Sayfa 57 - hece yayınlarıKitabı okudu
··
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.