Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şövalye olduğu kurumundan belli olan bir adam, güzel bir kızı, boynu bükük bir delikanlıyı karşısına almış konuşuyordu: - Jozefin'i çok seviyor musun delikanlı? -Evet!.. - Ya sen güzel kız? - Ben de onu seviyorum senyor, ölecek kadar... - Güzel... Şimdi delikanlı, bu kızı burada bırakıp gideceksin! - Hiçbir zaman!.. - Bırakacaksın!.. Sana yüz kese altın verecekler. - Paralarınız sizin olsun... Hiç bırakmam... - İki yüz kese!.. - Para ile sevgi değiştirilmez. - Üç yüz!.. -Olmaz!.. - Beş yüz!.. - Olmaz diyorum. - Bin kese, bir ufak senyordan daha çok zengin olacaksın şimdi!.. - Paralarınızı başınıza çalınız, bizi bırakınız. - Vay!.. Vay, kafa da tutuyorsun. Sen söyle güzel kız!.. Nişanlın yanlış düşünüyor değil mi? Jozefin, nişanlısına daha çok sarılıp başını salladı: -Hayır!.. - Ancak, ben senin sevgilinden çok kuvvetli ve zenginim!.. - O, benim gözümde herkesten kuvvetli ve zengindir! - O halde kuvvetini görürüz. Şövalye, kılıcını çekip acı acı gülerek delikanlının üstüne atıldı: - Haydi bakalım, sen de eline bir kılıç al. Sevgilin seni karşımda böyle bir şey yapamaz gördükten sonra gene sevecek mi?.. Şövalye kılıcını çekmiş, elinde bir bıçak bile bulunmayan zavallı gencin üzerine doğru yürüdü. İki genç birbirlerine sarılmış gerilediler. Şövalyenin dileği Jozefin'e kuvvetini göstermek ve böylece gözüne girmekti. Herhangi bir kadının o zamanlar sade kuvvet ve gücün para ettiği çağda kılıcı karşısında eğileceğini sanıyordu. Kılıcını salladı. Yürüdü, yaklaştı, kaldırdı, vuracaktı. Ancak kapı birdenbire çatırdayarak yere yıkıldı, Balamir, bir sıçrayışta şövalyeyi yere yıktı, elinden kılıcını düşürdü ve zırhlarının üzerine çıkıp oturdu. Bir dana gibi bağırmak isteyen şövalyenin ağzını külâhıyla tıkamıştı. İki genç, gökten düşer gibi imdatlarına koşan bu kurtarıcılarına korku ile bakıyorlardı.
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.