Eski Model bir telefonum vardı. Sarı sayfası, büyük puntosu, karanlıkta parlaklığı tamamen kapatmama rağmen gözlerimi acıtması yine de ve kanser gibi bir klavyeyle harf hassasiyetiyle yazılan ilerde bir gün ise bazı kitaplarda aynı düşünmüşüz diyerek yaşasaydı arkadaş olabilirdik dediğim olay.
Bir de şey vardı, yazarken düşüncenin kesilmesi ve aklında kurulan o müthiş cümle akışına benzemeyen ama yine de Nazım'ın " Ayın on dördünü şair Salih Zeki gördü:
benzetti kendi eserine
beğendi..." si gibi güzel oldu güzel diyip okudukça beğendiğini tekrar etmek bazen bir anda saati değiştirir gibi bir kelimesini değiştirmek heh şimdi daha iyi oldu diyip en sonunda özlü söz gibi bir şey çıkması ortaya. Bazı kısa fikirler böyle olur. Uzunları ise deneme gibi olur. 30 yıl sonra belki de bizlerin de yazıları altına ismimiz yazılarak paylaşılır¿ Ya da yakın her şeyi dediğimiz şeyleri herkes okur¿ Bilinmez...