İlim, bizzat nurun kendisidir. Bir şey, ancak nurun kendisiyle idrâk olunabilir; hiçbir şey, nûr olmaksızın bulunamaz. Zuhurunun şiddetinden dolayı da bizzat nurun tarifi, mümkün değildir: çünkü muarrif/tarif eden, muarraf'dan/tarif olunan daha
üstün ve önce olmalıdır. İlimden üstün ve ondan önce, sadece Zât'ın gaybı vardır. Bu gaybı ise, Hakkın dışında hiç kimsenin
ilmi ihata edemez.
Hayât nispetinin ilimden Önceliği, mutlak değil, "farklılık" itibarıyla şarta bağlı bir önceliktir; bununla beraber hayâtın ilim den önceliği de, ilim ile sabittir.