Zaman, bir insanı sevme gücü olmayan zaman, o insanı hemen, çabucak defterden siler. Onun kederleri, acıları ve ölümü, ya kollektif tarihe gömülür ya da buharlaşır ve turistlerin, kırık sütunların üzerine oturarak, fotoğraf makinelerini boş, yağmalanmış mezarlara çevirerek yakalamaya çalıştığı şiirsel anlara karışır. Bu gezginlerin hiçbiri, yıkıntıların ve yankıların arasında asıl neyi öğrendiklerinin farkında değildir: bir insanı önemsizleştirmeyi ve kendilerini, kendi yok oluşlarına hazırlamayı öğrenmektedirler.