Anais Nin (21 Şubat 1903 - 14 Ocak 1977) İspanyol, Küba ve Danimarka kökenli Fransız yazardır. Günlükleri ve erotik yazılarıyla tanınır. Günlükleri 11 yaşından başlayarak ölümüne kadar 60 yıldan uzun bir dönemi kapsar.
Uzun yıllar Anais Nin aynı anda iki kişiyle evli kalmıştır. Bir sanatçı ve bankacı olan ilk kocası Hugh Guiler ile 1923'de evlenmiştir. 1955 yılında Guiler ile evliliği sürerken evlendiği Rupert Pole ise bir orman memuruydu. Her iki adam da Nin'in ikili yaşantısından bihaberdi ve 1977'de Nin'in ölümüne kadar tanışmamışlardı. 1985 yılında Hugh Guiler'in ölümünden sonra Nin'in günlükleri Rupert Pole'un izniyle eksiksiz halleriyle yayımlanmıştır.
Yaşamı
Fransa'da Kübalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Nin, besteci Joaquín Nin ile klasik eğitim almış şarkıcı Rosa Culmell'in kızıydı. Anne ve babasının ayrılmasından sonra annesi Anais ve iki erkek kardeşini alarak New York'a taşındı. Yeni yetmelik döneminde okulu bıraktı ve manken olarak çalışmaya başladı.
1924 yılında kocası Hugh Parker Guiler ile Paris'e taşındı. Bu dönemde kendini yazıya verdi. D.H. Lawrence üzerine olan ilk kitabı da bu dönemde yayımlandı. 1939'da çift New York'a döndü.
Nin Kenneth Anger'in Inauguration of the Pleasure Dome (1954) adlı filminde Astarte olarak rol aldı. Ayrıca Maya Deren'in Ritual in Transfigured Time (1946) ve Guiler'in Ian Hugo ismiyle yönettiği Bells of Atlantis (1952) adlı filmlerde oynadı.
17 Mart 1955'de Rupert Pole ile ikinci evliliğini yaptı.
Genellikle ilham kaynağı olarak Djuna Barnes ve D. H. Lawrence'ı göstermiştir.
Günlükleri
Anais Nin en fazla günlükleri ile tanınır. On yıllara yayılan günlükleri birçok açıdan çarpıcıdır. Nin'in birçok önemli yazar, sanatçı ve psikanalist ile yakın ilişkisi vardı. Günlüklerinde bu kişileri alışılmadık bir derinlikle analiz eder.
Erotik anlatım
Anais Nin çoğu eleştirmen tarafından kadın erotik edebiyatının en iyi örneği olarak gösterilir. Erotizmi deşen ilk kadın yazarlardandı. Nin 1940'larda parasızlıktan sayfası bir dolardan olmak üzere Venüs Aşıkları'nı kaleme almıştı.
Anlatım tarzı dönemine göre fazlasıyla açık saçıktı. Günlüğünde babasıyla yaşadığı ensest ilişkiyi yazmıştır.
Nin dönemin birçok önde gelen edebiyatçısıyla arkadaştı. Hatta bazılarıyla sevgiliydi. Bunlardan bazıları Henry Miller, Antonin Artaud, Edmund Wilson,
Gore Vidal, James Agee, James Leo Herlihy, ve Lawrence Durrell gibi isimlerdi. Miller ile arkadaşlığı ve yaşadığı ilişki gerek kadın olarak, gerekse yazar olarak kendisini çok etkilemiştir. Her ne kadar günlüklerinde Miller'ın karısı June ile ilgili gördüğü cinsel bir rüyadan bahsetse de bu rüya hiçbir zaman gerçeğe dönüşmemiştir. Günlüğün ilerleyen kısımlarında Nin başka bir kadınla lezbiyen bir ilişkiye girdiğinden ama bu ilişkiden tatmin olmadığından bahseder.
Anais Nin 1977'de Kaliforniya'da Los Angeles'da ölmüştür. Cesedi yakılmış ve külleri Santa Monica Körfezi'ne savrulmuştur.
Tam adı:
Angela Anaïs Juana Antolina Rosa Edelmira Nin y Culmell
“O katılıktan, duygusuzluktan ölecek. Bense aşırı hissetmekten. Biri kapıyı çaldığı zaman, bana tahtaya değil de yüreğime vuruyormuş gibi gelir. Her darbe doğruca yüreğime ulaşır.”
Padme Amidala ile beraber bir etkinlik yapmaya karar verdik.
Etkinliklere göz attığımızda yeraltı edebiyatının nerdeyse hiç okunmadığını ve türün çok fazla bilinmediğini düşünerek, böyle bir etkinliğin türün tanınması ve anlaşılması adına yararlı olacağını düşündük. Daha önceleri yeraltı yazarları için tek tek etkinlik
Hasan İzzettin Dinamo (ihmal edilenler) var :))
Ikinci dünya savaşı devam 👍
Birinci dünya savaşı göz atımlar var ... var da var ışte :))) bonuslu süprizli gelsin ...
✔
1)
DİPÇE:
Anais Nin , erotikanın kadın temsilcilerinden biri.
Yaşam öyküsüne baktığımızda, hayatına birçok çarpık ilişkiyi sığdırmış, yaşadığı dönemde sıra dışılığı ile gündem olmuş bir kadın.
En kapsamlı eseri olan Günlükler'de babasıyla ensest bir bağ kurduğundan bahsetmiş. Aslında karşısına çıkan tüm erkeklerde babasının fiziksel ya da ruhsal izlerini aramış. Henry Miller de bu erkeklerden biri.
Miller'le tanıştığı dönemde bir koleksiyoncu için sayfası 1 dolardan erotik öyküler yazarlar. Venüs Üçgeni de bu kapsamda yazılmış eserlerinden biri.
Kolay okunan bir eser değil. Yazarın yaşantısından örtük kesitleri yakalamak fantezi dünyasından gerçeğe sert bir geçiş yaşatıyor.
Biseksüellikten, nemfomaniye, enseste varan çeşitliliğe sahip karakterler yaratmış.Bu hikayeleri özellikle anne- baba kökenli psikolojik saptamalarla süslemiş. Öyküleri sığlıktan kurtarma çabasıyla sapkın birçok cinsel eyleme kendince açıklamalar getirmiş.
Eser, karakterlerin öyküsünden ziyade, yazarın deneyimlenmiş maceraları fikriyle okunuyor ister istemez.
Eserin 1001 kitap listesinde yer alması ve özellikle Henry Miller'in Yengeç Dönencesi'ni yazarken Anais'ten etkilendiğini söylemesiyle de merak ettiğim isimlerden biriydi.
Herkese tavsiye edeceğim bir eser değil.
Venüs ÜçgeniAnais Nin · Yumuşak G Yayınları · 1998177 okunma
Baudelaire'ın belirttiğinden fazlası değildik aslında; "... içinde bir erkeğin, bir kadının ve de bir çocuğun yattığıdır insan." kimi ya çocuğu uyandırıyor kimi erkeği kimi kadını ancak kendindeki keşfedilememiş, uyandırılmamış alanları keşfetmekle ilgilenmiyor insanlık. Toplumsal cinsiyet rolü neyse onu oynuyor ve sahneden çekiliyor.
Anaïs Nin, eleştirmenler tarafından kadın erotik edebiyatının en iyi örneği olarak gösteriliyor. Erotizmi deşen ilk kadın yazarlardan. 1903 yılında Fransa’da doğmuş ve babasına deliler gibi aşıkmış. Babasını “hoşuna gitmek zorunda olduğum bir erkek” diye tanımlıyor. Anais Nin 11 yaşından 63 yaşına kadar günlük tutmuş. Sekiz ciltlik günlüklerin büyük bir bölümü kendisi hayattayken yayımlanmış. Kendisinin ve eşinin isteğiyle sansürlenen bir kısım günlük ise 1977’de rahim kanserinden hayatını kaybetmesinin ardından, eşinin editörlüğünde okuyucuya sunulmuş. Günlüklerinde erkeklerle ya da kadınlarla yaşadığı ilişkilerden, Henry Miller gibi ünlü yazarlarla yaşadığı aşklardan ve hatta öz babası tarafından taciz edilmesinden bahsetmiş.
Beş kitaplık İçsel kentler serisinin ilk kitabı; Ateş merdivenleri. Burada karakterler ve her birinin ayrı dünyasını, duygularını, arkadaşlıklarını anlatıyor. Lillian, Djuna, Joy, Sabina.. Tek anlayamadığım Lillian’ın herkesle sevgili olmaya çalışması Kadında inanılmaz bir sevgi açlığı mevcut.
Şu oldu bu oldu olay şöyleydi diyemiyorum çünkü genellikle içsel düşünceleri anlatıyor bizlere.
daha detaylı anlamak ve anlatmak için serinin diğer kitaplarında görüşmek üzere
~