Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

784 syf.
10/10 puan verdi
·
30 günde okudu
Tarihin Satır Aralarında Bir Paşa
Kitap aslında 6 bölüm. Sonrasında “ Belgeler, Notlar, Kronoloji, Bibliyografya, Şecereler, Enver Paşa’nın Karakalem çizimleri, Paşaya ait fotoğraf albümü, İndeks ve yazarın Teşekkür bölümlerinden oluşuyor. Enver Paşa hakkında çeşitli okumalar yapmıştım bugüne kadar fakat Paşa ile ilgili en kapsamlı, geniş bir arşiv taraması yapıldığına Murat Bardakçı’nın kitabında rastladım. Enver Bey’in çocukluk yıllarından, harp okulu yıllarından, Makedonya dağlarında çete takiplerine, Hürriyet ve meşrutiyet için asi olmayı göze aldığı dağdaki günlerine değinmiş yazar. Saraya damat olması, İttihat ve terakki Dönemleri, yıldızının parladığı Bab-ı Ali baskını sonrasında harbiye nazırlığına kadar yükseliş dönemleri anlatılıyor. Birinci cihan harbine nasıl girdik, mağlubiyet sonrası İttihat ve Terakki’nin üç önemli paşasının bir gece yarısı sessizce İstanbul’u terk edişi daha sonrası bu zoraki ilticanın izlerini okudum. Enver Paşayı alman hayranlığı ile yargılıyorlar oysa paşa Alman, askeri tekniğine hayrandı. Ordu revize edilirse belki imparatorluğun dağılması engellene bilirdi. Ki ordu da revize çalışmaları yaptı harbiye nazırlığı döneminde yararı da görüldü. Sadece ikinci Balkan savaşında değil, milli mücadele dönemini veren subay kadroları da, Enver Paşanın ordudaki gençleştirme politikaları neticesinde ortaya çıktı. Bazı tarihçiler Milli mücadelenin kazanılmasındaki başarıyı Enver Beye atfetse de bu tam olarak doğru değildir. Belki gençleştirme hamlesi sebebi ile bir katkısı olmuş olabilir ama hepsi bu kadar. Enver Paşa; Almanya’ya gittikten sonra da Anadolu mücadelesine nasıl destek verilebilir düşüncesinde idi. Belirli cemiyet çalışmalarına da girişti bu konuyla ilgili. Almanya’dan Rusya’ya geçti. Belki oradan Türkistan topraklarından derleyeceği kuvvetlerle Anadolu direnişine katkı sağlayabilirdi. Fakat Sakarya Muharebesinden sonra, bu kapı kapanmıştı. Rusların verdiği sözü tutmaması, günü geldiğinde gözden çıkaracakları ve Türkiye’ye karşı kullanacaklarını görmüştü Enver Paşa. Zira Paşa, eşi Naciye sultana, yazdığı mektupla Rusların elinde koz olarak tutulduğunu bildiriyor. Bu nedenle; bulunduğu bölgede Türkistan coğrafyası için mücadele etmeyi seçti Enver. Bizim Türkçü, Turancı cenah tarafından yolbaşçı olarak görülmesi de Türkistan mücadelesi sebebiyledir..Turan, bulunduğu coğrafyanın ismi idi. Bölgede oluşturduğu kuvvetlere komutanlık ederken Turan Orduları başkomutanı sıfatını kullanmış. Fakat bugün bizim düşündüğümüz gibi Turanî bir yaklaşımda değil. Yeri gelmişken Enver Paşa Turancı mıydı değil miydi buna da değinelim. Paşanın düşüncesi, ülküsü; Türkçü bir devlet teşkil etmekten ziyade, daha çok İslam kuralları çerçevesinde bir Türk İslam devleti kurmaktı. Çünkü ancak İslam ile kurtulabilirdi bu coğrafyalar. Paşanın İslâmcılığı yönündeki en önemli kaynak “ Livâyü'l İslâm”daki yazmış olduğu makaleleridir. Enver Bey'in ne kadar iyi bir komutan yahut ne kadar sağlam bir Türkçü olduğunu tartışabiliriz. Kişilere göre göreceli bir durumdur. Fakat bu kitapla, öğrendiğim şudur ki, bu da onun; su götürmez bir âşık, romantik olduğudur. Eşine duyduğu sevgi o kadar büyüktü ki; Naciye’sinin karşısına mahcup çıkmak istemiyor. Biraz da bu nedenle, Türkistan da çabalara girişmiş. Söz kurşundan ağırdı, Paşa; söz vermişti Naciye’sinin karşısına mahcup çıkmak olmazdı. İşte bu gerekçe ile 4 ağustos 1922’de elinde yalın kılıç tüfeklerin üzerine yürüdü. Enver Bey 4 Ağustos 1922’de Abıderya köyü yakınlarındaki Çegen Tepesinde şehit düştü. Kendisi gibi şehit düşen Mücahit lider Devletmend Beyle birlikte de aynı yere defnedildi. Yıllar sonra Tacikistan’a ziyarete giden Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in girişimleri sonucunda Enver Paşa’nın kemikleri Türkiye ye getirilip askeri törenle Şişli Abide-i Hürriyet Tepesine defnedildi. Paşanın anıtı Tacikistan’da, kabri ise Şişli’de Abide-i Hürriyet tepesinde yatmaktadır. Eşi Naciye sultan Enver Paşanın vefatını ancak 3 ay sonra kabul edebildi. Çocukları küçüktü. Yeniden evlendi. İkinci eşi; kocası Enver Paşanın kardeşi Kamil bey idi. 1920’lerde Türkiye’yi terk eden Naciye Sultan, ancak 1957 de ülkeye döndü. Fakat Enver Paşanın 3 çocuğu özel izinle Türkiye de eğitim gördüler annelerinden erken geldiler Türkiye’ye. Enver Paşa’nın Türkistan bozkırlarında doğumunun haberini aldığı, ismini bile aylar sonra öğrenebildiği oğlu Ali Enver Babasının izinden giderek, Harp okuluna girdi. Binbaşılığa kadar yükseldi fakat sonrasında yükselişi engellere takıldı o da bu yüzden istifa edip çeşitli işlerde çalıştı. Bir kızı kimya mühendisi diğer kızı ise büyük elçi eşi oldu. Aile çok büyük dramlar yaşadı her sürgün aile gibi. Enver Paşanın küçük kardeşi Nuri Paşa; Türkiye’ye döndükten sonra Sütlüce de silah fabrikası kurdu ve bu işle bazı Ortadoğu ülkelerine silah ihracatı yapmaya başladı. Ancak o dönemlerde yeni kurulan İsrail ile Mısır ve Suriye savaş halindeydi. Ve Birleşmiş milletler bu 2 ülkeye silah satışını yasaklamıştı. Nuri Paşa da fabrikada bulunduğu sırada 2 Mart 1949 da bilinmeyen nedenle patlamalar oldu Paşa ve çalışanlar öldü fakat Nuri Paşa’nın cesedinin parçalarına ulaşılamadı. Velhasıl kelam Enver Paşa; kimine göre kahraman, kimine göre hayalperest Turancı fakat tarihin satır aralarında yazdığı gibi; mağlup, hırslı ve oldukça karısına âşık bir paşa.
Enver
EnverMurat Bardakçı · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015799 okunma
··
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.