Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ateş mi, Vâris mi?
"Şeytana uyan, Şeytandır. Şeytana sırt çeviren, Peygamber vârisidir... Bu yolda sapıtan, vahşidir." K.T. Açıklama: Meleklerin büyük olanı elbette ki Cebrail(aleyhisselam)dır. Lakin, bir insanın üst mertebe ile dibi seçmesi kendi iradesi ile alakalıdır. Yaradan O'ki, kulunu bir günah içinde bulsunda, ondan razı gelsin. Rabbini hele bir ölç biç, de ki bana bu hayatı bana reva gördü (tövbe haşa), kaderim de budur. İnsan evvela kendi yolunu kendi seçer. Peygamber Efendimiz (sav.) Cennet kapısı açık, tahtıda sarayıda belliyken, geceyi gündüz edip, secde edipte, tövbeden de geri durmadı. Peygamber'de (sav.) İnsandı... Mevlâna (ks) Hazrerleri de böyle devam etti ömrüne.. "Ne olursan ol, bin defa tövbe etsen, yine gel." dedi. Evvela; Şeytandan uzak durmanın yolu takvada, takva kalpte, kalp imanda. "Ateş ile yaşarsan, ateş ile devam edersin!" kurtulmak ise tövbe ile başlıyor. Samimiyet önemlidir, düşman güçlüdür. "Çok uğraştım, dönemedim Ya Rabbim," demek var "Şeytana uydum." demek var. O zaman Allah (cc) der ki, ben size uyaranları göndermedim mi? (Çok uğraştım dönemedim Ya Rabbim, sözünü benden bahane bulmayın!) Siz uğraşın kanaat edin, secde edin. Göz yaşı ruha melhemdir, ilaçdır, dermandır. "Erkek adam ağlar mı demeyin, erkek adam, unutmayın ki yanar!" Size en güzel yanmaları dile getireyim. " Öyle aşk var ki, kalbinize mühürlenmiş, O ki aşkın ebedi vuslatı, en küçük yakamozlardan en büyük güneşlerin hakimi, evrene sığamamışta, minik kalbinize sığmış. Siz onu okşamayacakta, sevmeyecekte, ateşe götüren şeytanımı oksayacaksınız? "İbrahim'i yakmayan ateş, şeytanı yakar!" "Güç şeytanda ise, yaksaydı Hz. İbrahim'i." HAK kim ise, büyüklük ondadır. Birdir tektir. En güzel yanmalar, öleceğinde, kavuşacağım sevgilidir. Bir Peygamber'e (s.a.v) "Anam, babam sana feda olsun Ya Resulallah!" sözü, Peygamber bir insan iken, bu kadar büyük bir takva ve bu denli sevgi varken, onu var eden Allah'a (cc) olan aşķı bir düşünün. İnsan sevgilisi bir hediye alıyor diye, sanki dünyalar onun oluyor, Yaradan aşk, sana cenneti hediye etmiş, dahası var mı? Kıymet bilmeli, şeytan bile bizim kadar hürmette görmedi hürmette (tabii şeytanın ettiği böbürlenmeyi etmez isek). Nefs'ten yola çıkarak bir hikaye dile getirmeye çalışacağım. Günlerden bir gündü, hava sıcaktı. Tarla işçileri son elli yılın en sıcak yazına hazırlanıyordu. Pamuk tarlasında ürün boldu. İki yüz dönüm tarlada üç senelik mahsül bir senede vermişti. Tarla sahibi, Sami Bey, iki kız veren Aynur Hanım'dan ayrılmış, erkek çocuğunu kucaklayacağı günü bekliyordu. Leyla Hanım, son bir ayına girmişti, doğum yakındı: lakin, doğum riskliydi.. Sami Bey, hastane koridorunda mekik dokurken, evvela bir ağlama sesi duydu, yerinde dondu kaldı. Bu beklediği haberin sesiydi. Nur topu gibi bir evladı olduğunu, hemşire kapıdan haber vermek için gelmişti. Bebeğin iyi olduğunu, bir erkek evladının haberini veren hemşirenin eline bol miktarda bahşiş sıkıştırdı. Koridorda sevinçten çıldırması içten değildi... telefonuna sarıldı, akşama tüm köyü ve vilayette, jandarma komutanınıda yemeğe çağırmıştı. Tabii Vali Bey'i eksik eder mi. Dört büyük baş kestirip, iki kazanda pilav yaptırtır. Leyla Hanım, doğumdan sonra köy mezarlığına toprağa verilir, Sami Bey, duasını edee, yolculuğa uğurlar, döner arkasına evin yolunu tutar. Eş acısı yok mu diye merak ediyorsanız, öyle bir duygu hiç olmadı. Kemal büyür genç bir delikanlı olur. Sami Bey'in işleri her daim iyi devam eder, mal üstüne mal, iyice gaddar eder. Aynur Hanım, iki kızınıda büyütür. İki kız evladı büyütmek kolaymıdır? Komşulardan gelen elbiselerle giyinir, temizliğe gittiği evlerden yorgun argın bitap düşer, Kızlarından biri doktor olur çıkar, diğeri ögretmen olur. Sami Bey'den aldığı bir özellikleri var ise, o da azimdir. Lakin Aynur Hanim, hayatın koşuşturmasına yenik düşer. Hastane hastane gezsede hastalığa derman bulamaz. Kimyasal maddeler, toz yığınları; yıllar sonra Aynur Hanımın karşısına, ölüm haberi ile düşer. Amma velakin, bundan ne pişmandır, ne de kimseye düşman. Sami Bey,e kırgındır. İki meleğini, ve iki güzel damada bırakmıştır. Bir gün olsun, damatlara damat gibi bakmamıştır ya... son nefesini de damat ve kızlarının yanında verir. Veren Allah, alan Allah, emanetçisi biz, ne aklına gelir Sami Bey'in ne de gelmek gibi bir gayededir. Sami Bey'in bu böbürlenen yıllarının da elbet sonu gelir, öyle ya hayat ebedi değil, saltanat sonsuz değil. Kemal on dokuzunda amansız bir hastalığa yakalanır, Kemal'in son gördüğü yıl, on dokuz yaşının son günleridir. Kemalin ölüm günü, ilk doğan kızı Hamide'nin de doğum günüdür. Lütuf, Allah'tan dır. İnsan ne bir erkek evladı kız evladından ; ne de Kız evladı, erkek evlattan ayrı gayrı tutar, tutabilir. Peygamber Efendimizin (sav) ilk yaptıklarından biride diri diri kız çocukları gömülürken, buna dur demesi. Asırlar geçmesine rağmen, Kız evlatları diri diri toprağa gömülmeye, cahiliye devrine de geri döndüğümüzü göruyoruz. "Kiz çocuğu okur mu?" ver kocaya gitsin... okuyunca ne olacaksa.. fark nedir ki? Cahil bir ana, cahil bir gelecek demektir. Ve müslümanlık cehaleti asla kabul etmez. İşte bizim hikayemiz de bunu anlatıyor. Sadece bunu anlatmakla da yetinmeyerek, görülmeyen şeytanı da ortaya çıkartıyor. Şeytan'a sırt çevirirken, şeytan olma ile, şeytandan korukta budur. Bir vesvese gelir "kız çocuğu okumaz! Kim bilir okulda ne hınzırlıklar yapacak... ya aynı sırada okuduğu çocuğa karşı ilgi duyarsa.. ya alem ne der? Bak köyde/kasaba/mahalle/şehir.. okutan kaç kişi var?" Bu vesveseler bitmedi.. Önceden başlık paraları vardı. Sonra bu başlık paraları kalktı. Ağalık kalktı: devir değişti de, insan bir türlü değişmedi. Başlık parasının adı, evi, arabası, mal, mülk... evi dizerkendw, şunlar da olsun, eksik bir şey kalmasın. Açlıktan, karnımızı doyuramaz olduk. "Ama Ayşe'ler almış hayatım, benim neyim eksik" diyerek mutluluklar eşya ile sınırlandırıldığı gibi. Özenme, böbürlenmeler, dedikodular, çekememezlikler boy gösterir olmuş... Peygamber vârisi olabilmek için de, bir hırkaya "Elhamdülillah" demek, şükür etmektir. Ama bu demek değildir ki, mal mülk sahibi olmayalım mı? Müslüman parasız pulsuz, çulsuz mu olsun? Güç yokken, insan insanını, ülkesini nasıl koruruz; aile yapısı, gelişen, büyüyen dünya..? Mal varlığı bize emanettir. Büyürken, o başkasına olan rızkı da saklamak lazım gelir. Elbette ki har vurup harman savrulmaz. İş yerlerinin kendine göre belli bir harcama, atılım (büyüme) hedefi vardır. Bir taraftan bunlar korunurken, bir taraftan da yardım, muhtaclara destek, akraba ve komşuya da elindekilerden bir miktar verilmeli. (İhtiyacı olanlara) bu hem insanın kendi aç nefsini öldürür, terbiye eder, hemde Allah'a (cc.) Olan mesafe kısalır. Ne bu dünya da zalime boyun bükeriz, ne de Allah (cc.) Katında, kayba uğrarız. Bir topluluğa baktığınız da, bu dünyanda güçlüdürler. Bir disiplin içerisinde, devlet kanunlarına uyduklarından dolayı, büyürler, bu büyümeyle de, bir birlerine de destek olduklarını, omuz verdiklerini çok rahatlıkla görebilirsiniz. İşte Allah'ı (cc) bilipte, dünya için döner isek, işte o zaman, ne geçici olan şu dünyada mutlu, memnun kalabiliriz; ne de ahiretimize buradan bir şey götürebiliriz. Ruhtan başka bir şey gitmiyor, günah ile sevaplarda ardımızda duruyor. Kadim Tataroğlu Bir kusurumuz olduysa affola. Nacizane dil döndükçe, yazmış olduğum sözüde, gerek örnek, gerek hikaye, gerek ise sözlerden yola çıkarak, dilimizin döndüğünce telafuz ettik, etmeye çalıştık.. Selam ve dua ile, Rabbim sağlık sıhhat iman nasip etsin.
··
72 görüntüleme
Abdulselam Gözütok okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık yüreğinize sağlık Kadim Bey .Zevkle okudum, sağolun.🤝👏
Sükûnet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efendim. Dilimiz döndüğünce çevirmeye calıştım. Okuyan gözlerinize sağlık dilerim...
Salimet okurunun profil resmi
Çok güzel yazmışsınız Kadim bey. Yüreğinize sağlık. 👏👏👏
Sükûnet okurunun profil resmi
Tesekkür ederim Salimet Hanim, okuyan gözleriniz dert görmesin...
2 sonraki yanıtı göster
Mihrimah okurunun profil resmi
Elinize, emeğinize,yüreğinize sağlık.insanın kendi şeytanı içindedir asıl ondan korusun rabbim...
Sükûnet okurunun profil resmi
Amin, tesekkür ederim Müjgan Hanım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.