Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ancak ve ancak kendisinin bilincinde olan bir insan yeryüzünde kapladığı mekanın, bulunduğu yerin anlamını idrak edebilir; gökyüzünün ayrımına varır. Böyle bir eşiğe ulaşmanın tek yolu var: Kişinin, milletin kendine, kendisine ait bir dünyasının bulunması… Öyleyse kendi dünyanı kur, orada kök sal, derinleş. Başkasının dünyasına özenen, o dünyayı taklit eden kendi dünyasını kaybeder. Araç olan amaç halini alır. Öyle ya Tanzimat’tan bu yana ‘mukabele-i bi’l-misl’ ilkesiyle yola çıkanlar kendi misallerini kaybettiler, kendileri misal olmaktan çıktılar. İhtiyaç amaç oldu; amaç ise ihtiyaç. Denilenlere örnek olması bakımından şu hatıram yeterlidir sanırım: 2002’de ABD’li bir oryantalist İslam felsefesi uzmanına ‘Türkiye’yi nasıl buldunuz’ diye sorduğumda şöyle bir cevap vermişti: “Kendimi biraz katolik hissettim”. O zaman anladım ki ‘unsur asılla ilgili değilse, asla dönmüyorsa bize yabancıdır’. Yabancılık ise kişinin kendisi hakkındaki bilinç yoksunluğudur; tarihsizliktir desek yeridir.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.