Öncelikle bu kitabı Hasan Ali Ediz çevirisiyle okumuş olduğumdan dolayı büyük bir mutluluk içerisindeyim. Kitabın arkasında bulunan yazı kitap hakkında yeterince açıklamada bulunuyor. Ve kesinlikle yazılanlara katılıyorum. Başka bir şey söylemeye gerek bile yok. Yine de içimdekileri aktarmalıyım. Kitap inanılmazdı. Konusunu az buçuk biliyordum ama okurken böylesine etkilenebileceğimi tahmin etmemiştim. Bu kitap için söyleyebileceğim en belirgin şey lezzetiydi. Bir kitap lezzetli olur mu? Oluyormuş. Okurken ruhumun doyduğunu hissettim. Her karakteri anlamamıza sağlayan anlatımıyla, oradaymış gibi hissettiren betimlemeleriyle çok beğendim. Kitabın ilk sayfalarında şu eski tarihi filmlerdeki entrika aşk olaylarıyla sarmalanmış buldum kendimi. Ortalarına doğru iyice benimsediğimden olsa gerek bir duygusallık ve öfke nöbetine tutularak günlük hayatın sorunlarıyla bütünleştim. Son sayfalarda ise daha çok ruhsal ve düşünsel anlamda soyut konularla bir felsefe kitabı okuyormuşum gibi hissettim. Kitapta tek sevmediğim fakat istemeyerek de olsa anladığım şey, Anna karakteriydi.