Bu zamana kadar sadece Bir İdam Mahkumunun Son Günü' nü okumuştum Hugo' dan. Araya bir dolu meşguliyetin girmesi sebebiyle hayli uzun bir sürede okuyabildim. Bunda ilk 200 sayfadaki Paris tanımının sokak sokak, bina bina detaylar verilerek anlatılmış olması da yatıyor. Ne yazık ki bir okur olarak bu detayları kafamda canlandıramadım ve bu bölümlerde çok sıkıldım.
Kitabın konusunu herkes üç aşağı beş yukarı biliyor. Bu trajediyi anlatıp kahramanalarımızın başından geçenlerden bahsetmek yerine Hugo' nun tüm metne yaydığı zengin-yoksul ayrımı ve bu ayrımın altında, krallığın ve kilisenin baskısında ezilen, sefalet çeken veya canından olan garibanları resmettiğine dikkat çekmek istiyorum.
Adaletin gücünün nereden geldiğinin günümüz dünyasında da pek değiştiğini düşünmüyorum.
Din kavramına körü körüne saplanıp kalan milletlerin en basit doğa olaylarında, her türlü aksilikte inandıkları din her ne ise o dindeki günahkarı suçlayarak ve vahşet içeren yöntemlerle cezalandırarak kendilerini temize çıkarmaya çalıştıkları da halen devam eden bir olgu ne yazık ki. Küçük bir örnek olsun diye paylaşmak isterim hiç unutmam toprak kayması videosuna denk gelmiştim başlığı ise ''dağ yürüdü'' idi :) İnançlarına bağlı insanları eleştirmek asla haddime olmamakla beraber bu inançlar masumlara zarar veriyorsa mevcut sistemde bir sorun var demektir diye düşünüyor, zarar gören tüm masumları (insan, hayvan ya da doğa) koruyabilecek güçlü bir adalet sistemi diliyorum tüm insanlığa.
Sevgiler.