Japonya'ya ayak bastığımda beni karşılayan kişi Murakami oldu. Kendileri buralarda bayağı meşhur birisi anlaşılan. Beni aldı götürdü. Japonya'yı pek göstermek istemedi bana tam olarak. Yürürken konuştuk sadece yaklaşık 190 sayfalık konuşmamızda o anlattı ben dinledim. Dinlerken duygularımın kimyası karman çorman oldu. Beni bir duygudan alıp diğerine attı. Hikayesi biterken beğendin mi dedi? Ona şöyle bir suratsız bakıp elimi uzattım ve gülümsedim.
Yazarla tanışma kitabım olan Sınırın Güneyinde Güneşin batısında duygularınızı alt üst eden bir eser resmen. Sizi alır duygular arasında gezdirir. Eski yaralarınızı açar. Pişmanlıklarınızı tekrar aklınıza getirir. İçimizde ki derin yaralardan tam kurtulduk derken bu kitabı okuduktan sonra o yaralar sizi sobeler yakaladım der. Nereye gidiyorsun seni unuttum mu sanıyorsun? Sanma ki daha işimiz bitti, benden kurtulamazsın der.
Kitabı bir klasik sever olarak ve sürekli alt mesajlar arayan bir okur olarak gayet başarılı buldum. Güncel bir kitap olmasına rağmen beni oldukça etkiledi.
Siz Güneşin batısında ne demek biliyor musunuz?
Kitabın adını aldığı güzel ve dinlemekten bıkmayacağımız bir eseri aşağıya bırakıyorum...
youtube.com/watch?v=kUQzQKw...