Boyalı kuş II. Dünya Savaşında savaşın diğer bir yüzünü gösteriyor. Vahşiliğin sadece üniformalılar arasında değil, en ücra köşelerde bile yaşandığını, insanların en ufak bir kıvılcımla neler yapabileceğini anlatıyor. Her bölümde daha kötü ne olabilir diyorsunuz ama inanın daha da kötü işkence ve eziyetler oluyor.
15-16.yy Rönesans, ardından 17-18.yy aydınlanma çağı ve 18-19.yy'larda sanayi devrimini yaşayan Avrupanın doğusundaki köylerde resmen Ortaçağ'ı yaşatıyor kitap. Kosinski o kadar çok tepki alıyor ki kitabı yazdığına neredeyse pişman oluyor. Kitabın ne kadarı kurgu ne kadarı gerçek bilmiyorum ancak insanlığın en yakın tarihte teknolojinin olduğu, globalleşen bir dünyada Avrupanın göbeğinde Bosna' da neler yaşattığını ve yaşadığını biliyoruz. O yüzden okuduklarımı gerçek olamaz diye düşünmedim bile. Hele ki en vahşi yaratığın insan olduğunu bilince.
Neden Boyalı kuş? Tutsak alınan bir kuş rengarenk boyanıp arkadaşları arasına geri bırakılır ve diğer kuşlar yabancı olduğunu düşünerek boyalı kuşu gagaları ile öldürür. Ana fikir aslında basit; farklıysan yaşama hakkın yok! Bunu en güzel boyalı kuş irdeliyor. Anlatıcının tıpkı boyalı kuş gibi sırf kara kaşlı, kara gözlü diye çekmediği işkence ve eziyet kalmıyor. Bir çocuğun yaşadığı eziyetleri sindirebilecekseniz okuyun derim.