Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

359 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Emre'm Yunus öyküsü...
Emrem Yunus; Yunus Emre değil Emre' (m) Yunus. Nasıl da kulağa hoş geliyor. Bilhassa içten, samimi ve sevgi dolu bir hitap şekli. Benimseme, sahiplenme ve aidiyetlik duygusu. Öyle hoş, öyle güzel... Bir yanım inceleme yazmak için yanıp tutuşurken bir yanım ise mahcup, hüzünlü ve korkak. Çünkü; İskender Pala' nın ağır divan edebiyatı ve derin anlam içerikli üslubu ile yazıya dökmüş olduğu lafizlarını sizlere en iyi bir biçimde aktarmak istiyor lakin ne kadar iyi aktırırsam dahi Od ' a, âşkın ateşine ve "Bizim Yunus' a" layık olamayacağımı biliyordum. Mahcubiyetim, boynumun büküklüğü bu yüzdendir... Kitap Molla Kasım' ın elinde bir tomar kağıt üzerinde "Hâzâ Divan- ı Derviş Yunus yazılı" ve Yunus Emre' ye ait iki bin kadar şiirin beğendiklerini alması, beğenmediklerini ise ırmağa atması ve sonunda da hepsini yakmasıyla başlar. Molla Kasım bir gece rüyasında Yunus Emre' yi görür ve bu şiirlerin ona ait olduğunu anlar. Yaptığı şeyden pişmanlık duyar ve kendini suçlu görür. Yunus Emre' yi bulmak için düşer yollara, bulunca da kendini ona adar. Bu defa söz Yunus Emre' de dir. Başlar hayatını Molla Kasım' a anlatmaya... Eserin neredeyse her kelâmı, her tümcesi tasavvufa dayalı; Hakk' ı, sevgiliyi, âşık ile maşuk-u, Bizim Yunus' un hamlıktan olgunlaşmasına ve Tebessüm Sultan' ın sözleri ile dolu. İlâhi aşkın yanı sıra dünyevi aşk- ı da güzel bir üslup ile işlemiş; gönül gözü ile bakabilmeyi öğretmiştir. Yunus Emre' e ilahi aşkın esiri olmuş fakat Sitare' yi yani eşi Elif' i de bırakmamıştır. Yunus Emre ona olan sevgisi ve hasreti ile yanıp kavrulmuştur. Çünkü Yıldız' ını erken kaybetmiş, bu meczup dervişi özlem duygusu ile baş başa bırakmışlardır... "Çünkü o benim her şeyim, mahremde sırdaşım, zor günde ayaktaşım, er meydanında yoldaşımdı." (59) (Sitare için söylenilmiştir) Yazar Yunus Emre' nin dervişlik hayatının yanında Anadolu' nun o dönem ki siyasi olaylarını, kurulan beyliklerini ve Çekikgöz saldırılarını anlatmayı da ihmal etmemiştir. Bu gönlü güzel dervişimiz; halkı kasıp kavuran, mallarına ve canlarına el koyan eşkıyalar döneminde, oğlununun çalınmasına ne yazık ki engel olamamıştır. Ondan ayrı düşmeye mahkum bırakılmıştır. Fakat hiçbir zaman ümidini yitirmemiş ve uğradığı her diyarda da oğlunu sormuş, sora sora Hasan Sabbah' ın fedaileri olan ismaili mensuplarına denk gelmiş ve onlardan oğlunu bulmalarını istemiştir... (yıllar sonra bir araya gelmeyi başarmışlardır) "Yeni bir acıya ah edecek olsak, içimizdeki eski bir ah ağzımızdan çıkıp ona yer açıyordu. Her gelen dert, bir öncekini unutturuyor, her acı diğerini bastırıyordu." (33)
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi Alamut
' un anlatılması ve kısa kısa olarak yer alan ney taksimleri okumaya ayrı bir haz katmış ve yazarın ifade tarzının sürükleyiciliğini devam ettirmiştir... Tasavvufu ve ilahi aşk- ı seven okurların; mutlaka okuması gerektiği sevgi ve hüzün dolu çok güzel bir yapıt. "Dünya nimeti Allah'ın düşmanıdır Yunus . Dünyalığı sevmek , dostun düşmanı sevmesi gibidir. Dünya bir murdar leş , talipleri ise akbabadır. Yunus ; Sarıcaköylü Yunus , güzel kalpli Yunus , sorarım sana , akbaba mı olmak , Anka mı olmak istersin ?" (77) Bunu okuyan değerli okur; akbaba mı olmak, Anka mı olmak istersin? Keyifli okumalar
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202241,6bin okunma
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.