Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Nobel ödülünü sonuna kadar hak eden bir kalemden çıktığını adeta haykıran yalın bir dille yazılmış, gerçekçi, betimlemelerle zenginleştirilmiş bir eserdir. "Armağan, Uludağlar, Vaat, İnsanların Lideri- Junius Maltby" öyküleri ile insanı duygulandıran, düşündüren ve sorgulatan bir yapıya sahiptir. Karakter seçimleri birbirinden bağımsız ama hayatımızda karşımıza çıkan tiplerden seçilmiş. Sert ve disiplinli baba, emekçi ve sözünün eri Billy Buck, düzenli ve merhametli anne Ruth, büyüme sancıları seçen on yaşındaki Jody. Betimlemelerin sadeliği, gerçekçiliği, duyuları kullanmadaki ustalığı Steinbeck'in kalemini ölümsüz kılıyor. Kitabı bitiren bir okura, yıllar önce sanki Jody İle birlikte o çiftlikte yaşamış da anılarında izi kalmış gibi bir his yaşatıyor. DERİN YAPI: *Yaşlıların anılarını gençlere anlatmadaki asıl amaçları, hayat tecrübeleri ile gençlerin yol haritalarında değerli bir iz bırakma arzusudur. Jody'nin dedesinin anlattığı anılar hangimize kendi dedelerimizin veya ninelerimizin anılarını defalarca anlatmış olduklarını hatırlatmadı ki? Jody gibi sabırlı olduğumuz çocukluk dönemlerimizde anlayamıyorken; büyüyünce sorgulayıp anlayabileceğimiz zamanda da dinlemez olmadık mı? Tam bir paradoks! * Bilinmeyen merak uyandırır. ( Uludağlar metaforu) * Evcil hayvanlar ilk ebeveynlik uygulamalarımızdır. Jody'nin tayını yedirip içirmesi, üstünü örtmesi, hasta olmasından endişelenmesi, onunla alay edeni cezalandırması, onun için uykusuz kalıp fedakarlıkta bulunması, onu çok sevmesi, acısını ve sevincini paylaşması, onunla gurur duyması... * Hayat düşe kalka yürünen bir yoldur; hayal kırıklığına uğranılsa da vazgeçilemeyecek kadar fırsatlarla doludur. Kibirle yaklaşılırsa sağlam bir ders verir. Jody'ye öğüt veren Billy Buck'ın söylediği "İnsan ne kadar usta olursa olsun onu sırtından atacak bir at mutlaka vardır." sözü çok özel bir derstir. * En iyi öğrenme yaşayarak öğrenmedir. Billy Buck'ın çocukluğunda bir eyer örtüsünde kırışıklık bırakması sonucu hayvanın sırtında yaralar oluştuğunu gören babasının, ertesi gün yirmi kilo yükle birlikte eyeri oğluna bağlaması, atının yularından tutarak o eyerle birlikte güneşin sıcaklığı altında dağı aşmak zorunda kalması ve neredeyse ölecek kadar kötü olması sonucu aldığı dersle bir daha asla bu konuda hata yapmaması örneğini görürüz kitapta. * Zorlamayla yapılan eğitim eksik kalmaya mahkumdur. Billy Buck ve Jody'nin tayı eğitmeleri sırasında "Kuşkusuz onu zorlayarak her işi yaptırabiliriz ama böyle davrandığımızda istediğimiz gibi bir at olmaz. Her zaman biraz korkak kalır ve hiçbir şeye aldırmaz. " sözü İle günümüzdeki eğitime güzel bir eleştiride bulunulmaktadır. * Hayat, sonu kimse tarafından bilinmeyen bir öyküdür. "Başına ne geleceğini kimse bilemez. Ne sen, ne ben, ne de bir başkası." Müthiş bir eşitlik duygusu ve umut verir insana. * Bazen uzaktakini anlamaya çalışmakla o kadar meşguldür ki insan, en yakınındakini tanıyamaz. "Bu tanımak işi garip bir iş. Ayrıntıların farkında olmaktan başka bir şey değil. Bazı zihinler uzun menzilli, bazıları kısa menzilli oluyor. Ben kendime çok yakın şeyleri hiçbir zaman net şekilde görememişimdir. Örneğin Parthenon'u, şuracıktaki evimden çok daha iyi tanıyorum." * Zalim insan, kendi dünyasında yaşayıp gideni yok etmekten zevk duyar. "Ama sonraları askerlerin gelip Kızılderilileri avlaması, çocukları vurması ve çadırları yakması senin fare avından pek farklı değildi." sözleriyle Steinbeck, Jody'nin şamanlar arasında kendi halinde yaşayan doğal yaşam alanındaki fareleri öldürme arzusunu metafor olarak seçerek nokta atışı yapmıştır. * Karakterli kişiler, ne pahasına olursa olsun sözlerinin arkasında dururlar. Jody'nin babası Carl, büyükbabanın arkasından konuşurken ona yakalandığını görünce özür dileyip sözlerini geri alırken kendi karakterini paramparça etmişken; Billy Buck, Jody'ye vaat ettiği tayı doğurtabilmek için çok sevdiği kısrağı Nellie'yi feda ederek sözünün arkasında durma cesaretini acısıyla harmanlamak zorunda kalmış ama karakterinden ödün vermemiştir. *Toplumdan ne kadar soyutlanmaya çalışılsa da bir sonraki nesile bulaşan toplumun etkisi bir virüs gibi yabancılaşmış bireyi yok etmeyi başarır. Okumayı, azla yaşamayı, toplumun normlarından farklı yaşamayı seçerek kendi kabuğunda minik oğluyla yaşayan Junius, okula başlayarak toplumsal baskılara ve kapitalin gücünün etkisine maruz kalan oğlunun çektiği acı İle tüm kazanımlarını geride bırakarak topluma geri dönmek zorunda kalmıştır. Toplum, kendisine benzemeyeni yavaş yavaş ezerek öğüten ve dişlilerinin dönmesindeki engel oluşturmayacak kadar un ufak edene kadar bundan vazgeçmeyen acımasız, ruhsuz, duygusuz bir makine olarak er geç kazanmaktadır. Bayan Morgan gibi aydınlar ise bunu izlemenin acısını çekerler ama bir etkide bulunma gücünü de kendilerinde bulamazlar ne acıdır ki!
Al Midilli
Al MidilliJohn Steinbeck · Bilgi Yayınevi · 19961,417 okunma
··
150 görüntüleme
Hamza Ee okurunun profil resmi
çok güzel inceleme, tüm ayrıntıları yakalamışsınız. Elinize sağlık
Özlem okurunun profil resmi
Çok teşekkürler :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.