Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

364 syf.
10/10 puan verdi
GAYYA KUYUSU
(Alıntı içerir) Yal..nı…zız... “Kendi kendimden nefretimin sardığı bir dünyada yalnızım.” Başka hiçbir şey istemez. Kendi -kendimden - nefretimin - sardığı - bir - dünyada - yalnızım. “Sardığı fena. Kendi kendimden nefretimin çevrelediği. Hayır. Kendi kendimden nefretimin çevrelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada. Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada. Evet, galiba daha iyi bu. Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım. Bu kitabı incelemek için heyecan duysam da sanırım beceremeyeceğim. Safâ’yı anlamak, tenkit etmek bu kadar kolay olmamalı. Kitabın ilk başlarında her ne kadar okumak için geç kaldığımı düşünsem de bitirdikten sonra aslında tam zamanında okuduğumu anladım. Üniversite’de bir hocamız anonim şiirlerin kimin yazdığını çok da önemsemeyerek “şiir ihtiyacı olanındır” demişti. Hislerin kelimelere dökülmesi ve kendini onlarda bulabilmek de bu ihtiyaçtan olsa gerek. İşte tam bu zaman diliminde, içinde bulunduğum sisli-gri günlerde bu hissiyatları yaşamak beni derin bir duygu karmaşasına soktu. Muhtevasında hem üzünç hem sevinç var diyemem, zira kitapta ağır bir şuuraltı yoklamasıyla beraber dramatik unsurlar fazlasıyla teşkil ediyor. Kitabın konusunu “basit” bir ifadeyle ele alacak olursak, “o onu sevmiş, ama o kendisine, ona,buna,şuna; cemiyete yalan söylemiş, falanca onu aldatmış, filancanın ev hayatı da ruh yapısı da bir tuhaf” gibi bir örgü düzeniyle ele alabiliriz. Ama hayır, bundan çok daha fazlası var. Mon dieu! Her bir karakterin şuuraltı öyle incelikle, titizlikle çalışılmış ki, okudukça hayran kalmamak elde değil. Nasıl diyorum, birbirinden bu kadar farklı karakterlere bürünerek nasıl bu kadar felsefe yapabildin? Nasıl bu kadar hercümerç duyguları izah edebilecek kapasiteye sahip olabildin? Samim’i okurken onu karşında görmek, Meral’i okudukça sinirlenip bir yandan acıyarak bağrına basmayı istemek; cemiyetin yaşantımız üzerindeki etkileri… Kitaptaki her bir karakter o kadar güzel işlenmiş, analizleri de bir o kadar doyurucu olmuş ki, neredeyse tüm kitabın altını çizdim. Kitaptan esas çıkarmam gereken sonuç bana göre, aslında sorunların en nihai kökeninin, kendimizi tanıyamamak olduğudur. Tıpkı "men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu" / "Kendini bilen, Rabbini de bilir" örneğinde olduğu gibi. Ve ben bu kitapta, yansımamı, yani Merve’lerden birini görebilmeye muvaffak oldum: "Bizim ebedî kalmaya namzet tarafımız, herkese, her şeye, her zamana, her mekâna şâmil ve Allah’a bağlı olan bu “şuurüstü” ruh bölgemizdir.. Onu geliştirdiğimiz nisbette yalnızlık dramımızdan kurtuluruz." Bu yazarın okuduğum dördüncü kitabı oldu, ama son olmayacak. Yazar genel olarak kitaplarında Doğu-Batı sentezini ele almaktan vazgeçmiyor, tabii aynı şekilde manâ ve madde arasındaki çizgiyi, ruh ve beden arasındaki bütünleştiriciyi de... YALNIZIZ, bu sitede okuma sayısı 2.500'ü bile bulmamış... Geç değil, siz de bu üstadın rehberliği ile şuuraltınıza inin. 10 puanım da yapıtın olay örgüsüne değil, gösterdiği bu muazzamüstü emeğinedir. Beni bu tatminkar ruh yolculuğuna çıkardığı için de kendisine teşekkür ederim. Toprağın bol olsun güzel insan. Merve, 2019 Kapanışı da en sevdiğim bir kısımdan alıntı yaparak kapatmak istiyorum: " ... Bırak bu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemmiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını elemeye yarayacak ve seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan manevîlere ve mukaddeslere, inan! Onlar hakkında bu kadar küçükçe düşünmekten utan! Her sezilen derinliğin ifşa ettiklerini düşünmekten bile seni alıkoyan tabiatçı metodlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Ortaçağ papazında haklı olarak ayıpladığın darkafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrakinin kapalı dünyası içinde kalma: Arşı geç, ferşi atla, sidreyi aş, Gör ne var maverada ibrethiz.”
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 201921,8bin okunma
··
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.