Seni böyle şimşekli havalar için istediğim aklına gelmesin. Seni şimseksiz havalarda bir sandala atıp öğle uykusuna yatmış bir evin, beyaz kireç badanalı sahil kasabasında sandalımızı, bahçelerin, hamakların, uyumuş insanların, sahile eğilmiş çamların gölgesi vura vura, sandal denizin dibinden bir karış yukarda, sahile sürünürcesine kıyıdan götürmek, suda küçük balıkların kaçıştıgını, çakıl taşlarının şekillerini kaybedip bulduğunu, yeşil, sarı, kumral, hatta beyaz yosunların oynaştıklarını göstererek dolaştırmak ve o anda çıkan küçük bir hava ile kokun burnuma dediği zaman sevinmek ve sana ozman aşktan güzelleşen ve iyileşen dertsiz, hastalıksız yüzümü göstermek, seni ne kadar sevdiğimi yanlız gözlerımle anlatma, yanlız yüzümün ortasına düşmüş ince bir saadet çizgisi ile her şeyi ifade etmek isterdim....