En sevdiğim Türk yazarlardan biri olan Hakan Günday sayesinde ilk defa bu kitabı duymuştum.Onu çok etkilediyse bir bildiği vardır diyerek uzun yıllar da olsa sonunda okuma fırsatına eriştim.Üslubu aynı Günday'ın gerçekleri yüzünüze yüzünüze çarpan,huzursuz eden ve etkileyici bir sertliğe sahip.Sözünü sakınmayan bir karakterimiz var Ferdinand Bardamu çok ilginç bir kişilik olduğunu birdenbire askere katılması ile belli ediyor diğer maceraları da güzel ama en sevdiğim kısım kesinlikle 1. Dünya Savaşında yaşadıkları ve savaşa dair düşünceleriydi. Hakkında saatlerce konuşulacak,sayfalar yazılabilecek bir kitap iyi ki okumuşum hissinin yanında tekrar okuma sözünü kendinize verebileceğiniz kadar etkileyici en azından benim için.Bu arada değinmeden olmaz Yiğit Bener çevirisi olmasa belki bu kadar etkilenmezdim gerçekten hakkını vererek layıkıyla yapmış kitabın çevirisini.
"...en sonunda insanın ta derinlerinden suratına kadar ulaşmayı başarabilmesi şöyle bir yirmi, otuz yıl, hatta daha fazla zaman alan o sevimsiz ve çirkin ifade, gitgide yüzümüzde sıvışmadık yer bırakmaz. insan dediğin işte bu işe yarar, sadece bu işe, ekşi bir surat ifadesi üretmek, biçimlendirmesi tüm ömrünü alan, hatta gerçek ruhunun bütününü eksiksiz yansıtabilmek için gereken asıl surat fadesi o kadar ağır ve karmaşıktır ki, bunu tamamlamaya insanın ömrü bile her zaman yetmeyebilir."