Çifte kapılar, iki dünyayı birbirinden ayırıyor; dışarıdaki dünya, içerideki dünya. Burada, çifte kapıların ötesine, yani içerideki dünyaya doğru yolculuğa çıkartıyor yazar bizi. Kahramanımızın yutkunamamasıyla başlayıp panik ataklarla devam eden "tıkanıklıklarının" çözümlenmesine -veya yalnız sorgulanmasına- tanıklık ediyoruz. Kurcaladıkça çoğalıyormuş gibi görünen ve fakat aslında tek bir sebepten; insanın çekirdeğinde yatan "değersizlik" hissinden kaynaklanan bir çok şikayet ve sıkıntıyla yüz yüze geliyoruz. Kendimizi veya başkalarını daha iyi tanımak, sorgulamak, bazı şeyleri anlamlandırabilmek adına lezzetli bir kitap olmuş. Kitapta özellikle sevdiğim unsur ise, bir yandan kahramanın başına gelen olay anlatılırken, diğer yandan da geçmişte meydana gelmiş, o anda kahramanın şu ya da bu şekilde davranmasına yol açan olayların verilmesiydi. Böylece kemikleşmiş bazı davranışların nerelerden doğduğunu, neden o şekilde geliştiğini görebilmek mümkün olmuş.
Son olarak yazarın hayat hikayesi ile roman kahramanınkinin yer yer paralel olduğunu da eklemek isterim.