Yine Stefan Zweig, yine muhteşem hikayesi.. Stefan Zweig okumağı çok seviyorum çünkü okuyarken de, okuduktan sonra da düşünmeye vadar ediyor seni.
Bu hikayede Madame de Prie'nin hikayesini daha doğrusu çöküşünü okuyucaz. Madame de Prie Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadındır. Fakat günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya'ya sürülür. Madame de Prie hiç yalnızlığa alışmamış birisidir. Sarayda iken sürekli etrafında birileri olmuşdur. Normandiya'ya geldikten sonra bir boşluğa düşer. Yalnızlık ona iztirab gibi gelir. Unutulup gitmek ona çok acı verir. Bunun üzerine bir karar alır. Bu kararla yeniden hatırlanmak, dikkatleri üzerine çekmeyi umar. Fakat umduğu gibi olmuyor..
Madame de Prie sürgün olduğu dönemlerde önemsenmediği gibi aldığı kararla da önemsenmiyor. Yeni şaşılası bir oyunun heyecanında unutuluyor.
-"Madame de Prie adı aralarında birkaç dakika dolaştı, ama sihirbaz o sırada yine şaşılası yeni bir numara sergilediği için Madame de Prie unutuldu: kendisi de olsa yabancı birinin yazgısını aynen öyle unuturdu."
Kitaptaki en sevdiyim alıntı ise budur;
-''Çünkü insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi; kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse hakkı olmayanları acımasızca geri çevirirdi; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen kişi, arabaya bir daha yetişemezdi."
İyi okumalar :)