Yaşar Kemalin hayat hikayesini bu kitaptan sonra okudum inanın gözleriniz dolmuyorsa vicdanınızı bir yoklayın var mı? yok mu? diye. Kitabın konusu ekmek parasını kazanmak için iş arayan ırgat ekibimizin başından geçenleri anlatıyor. Tabi bilimsel ve teknolojik gelişmeler insan gücünün yerine alan makineleri ortaya çıkardığı için insanların verdiği geçinme mücadelesini anlatıyor. Aslında okurken aklıma gelen buna benzer daha uzun soluklu bir eser var neydi o tabi ki Gazap Üzümleri. Gazap Üzümlerini okuyan okur nasıl unutur o uzun yolculuğu ve o lanet gelesi kamyonu. Orada buhran döneminde Joad ailesinin makineleşme yüzünden kendi topraklarını terk edip bir lokma ekmek için çektikleri eziyet anlatılıyordu. Makineler toprağı daha hızlı işleyebilir ama insanın verdiği sevgiyi verebilir mi? Toprağı bereketli kılan hızlı işlenmesi değil sevgiyle işlenmiş olmasıdır. Yaşar Kemal diyoruz peki onu dersek aklımıza neresi gelir tabi ki Çukurova. İnce Memed serisinden bildiğimiz Çukurova sıcağı burada da hissediliyor. Yakıyor gardaş sıcağı yakıyor hemde ne biçim yakıyor namussuz.. Peki ya nar ağacı işte orası insanların manevi dünyasındaki umut kapısı ve bizim ırgat grubumuzun ulaşmak istediği huzura kavuşacaklarını inandıkları mistik yerin adıdır. O kadar iş aradık karnımızı doyuralım diye zalim ağaların kapısından atıldık makineler var diye ama Allah büyük vicdan sahiplerinin sofrasında karnımızı doyurduk. Bulgur pilavlarını yedik. Soğuk ayranlarını içtik. Nar ağacını görecek miyiz? Huzura kavuşacak mıyız? Yaşar Kemali okumayan kendi iç dünyasındaki derin boşlukları ve vicdanındaki yırtıkları kapatamaz..

Hüyükteki Nar AğacıYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20184,634 okunma

·

8 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İsmail Kulaç