Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tamamlanmamışlık Hissi
"Hah, tamam oldu"yu bu dünyada unutmalı insan. Unutmalıyız. Bunun için erken. Daha vakit gelmedi. Henüz bu gezegenin misafirleriyiz. Tamam, aziz birer misafiriz. Ama misafiriz. Her gün dolar boşalır bir misafirhane burası. Her daim tebeddül eder, halden hale çevrilir. Nasıl "tamam, oldu işte" diyebiliriz? Tamam dediğimiz anda kaçar gider elimizden. Havayı elimizle tutamazsak bu dünyayı da tutamayız. Giden gelmez, gelen gider. Kim misafirlikte rahat rahat oturabilir. "Tamam, oldu işte" diyebilir? Misafir demek hep bir yanı eksik demektir. Burada, bu dünyadaki hayatımızda hep bir eksiklik hissederiz çünkü burada sadece numuneler vardır. Asıllar bir "diyar-ı aher"de bizi bekler. Gözlerini açıp bizi bekler. Bizi ister, bizi talep eder. Kâinatın değerli varlığını bekler. Tüm asıl sanatlar, nimetler bizi bekler. Sonsuza dek bizim tarafımızdan temaşa edilmek için. Sonsuza dek bizim tanıklığımız için. Nasıl "hah tamam, oldu, tüm eksikliklerimiz yok oldu" diyebiliriz ki! "Kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur." (Ra'd: 28) O'nun dışındaki tüm anmalar kalplerimizi kasvete boğar. Burası bir imtihan yeridir. Bir tecrübe yeridir. Bir hizmet yeridir ancak. Şiddetle sınanırız. Sınav anında kim mutlak huzuru yakalayabilir? Evet, kalbimiz, ruhumuz ve vicdanımız vardır. Bizi her daim O'na sevk eden. Ama nefis ve şeytan da vardır. Üstelik "nefis ise şeytanı her vakit dinler". Nasıl ipin iki ucunu bir araya getirebiliriz ki? Her daim önümüze yollar açılır. Hayırla şer, iyilikle kötülük, benlikle Hüda arasında seçimler yapmak zorunda olduğumuz bir hayatta nasıl "hah tamam, oldu, her şey tamamlandı, eksik gedik kalmadı" diyebiliriz! Bir ömür boyu, "emanet-i kübra"yı taşırız. O'na teslim etmemiz gereken büyük bir emanet varken, nasıl rahat edebiliriz!
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.