Her kadın içinde bir güçle var olur,bu güç zedelenebilir/zedeleyebilir,eksilip çoğalabilir.Ama yaşam boyunca asla son bulmaz. ‘İçimdeki kalabalık’ da bu güce yoğunlaşıyor. On öyküden oluşan kitabın,dokuz öyküsünde kadınlar alıyor sözü, birinde ise Sedat Demir’in ifadesiyle ‘kahramanlığa öykünerek başrolü kapabilmiş’ bir erkeği görüyoruz.
.
Türk öykücülüğünün çok yoğun olduğunu düşünüyorum. Tanıştığım çoğu öykü yazarında farklı tatlar görüyor; -kısılmak istense de- çoksesliliğin varlığını hissediyorum. Sancılı karakterler, ayakları yere sağlam basan ama sonrasında tökezleme riski bulunanlar, inatçılar, sinirliler.. Kapısı farklı, göğü aynı evlere girip çıkıyorum her öyküde. Gamze Güller de on eve konuk etti beni. Üç evde örneğin çok rahatladım, biriktirdiğim öfkeyi kustum insanların yüzüne, ‘yanlışsınız! siz yalnızsınız!’ diye bağırdım. Bir evde ise vedalaştım aşk sanılan hastalıkla, bir diğerinde ev küçüldü de küçüldü, küçücük bir kutuya sığdı eklemlerim, hem de 25 sene..
.
Velhasıl hoş buldum, ‘içimde kalabalık’ı. Yük olmadan, yüklenmeden..