Kitabı bir oturuşta okudum zira 48 sayfa ve oldukça sürükleyici,olay 1740 lı yıllarda geçmesine rağmen nasıl bu kadar 2019 insanına uyabiliyor gerçekten aklım almadı. Kitaptan çıkarabileceğimiz egonun zararı,insanın kendini fazla önemli bulması gibi dersler var ancak beni en çok etkileyen insanın özünde hangi dönemde yaşarsa yaşasın aynı olduğu düşüncesi oldu. Kitap genellikle 2 ana karakter üzerinden yazılmış.Oldukça sığ bir kadın olan Madame de Prie'nin versailles sarayından sürgün edilişinin ardından bir köyde hayata uyum sağlayamayışı işlenmiş.Kadın sosyal olarak o kadar aciz durumlara düşüyor ki artık insanlıktan çıkıyor. Genç bir oğlanı şöhrete kavuşturacağı palavrasıyla onu elde etmeye çalışıyor ve daha nice ahlaksızlıklar yapıyor Kitabın isminin "Bir çöküşün öyküsü" olduğu gördüğümde bir yönetimin,hükümdarın,ülkenin akıbetinin çöküşü gibi düşünmüştüm.Ancak kitapta oldukça sefil bir hale düşen bir insanın psikolojik çöküşü işleniyor.Stefan Zweig gerçekten her ne kadar kadın psikolojisi konusunda master olsa da,kelime oyunları ve metaforları her halükarda çok iyi kullanan bir yazar.

Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,3bin okunma

·

10 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Irmak Özkaya