Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

172 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
“Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.” (Hasan Ali Toptaş) “Sürekli erkekliği ile sınanan bir erkeklik dünyası var Türkiye’de.” (Ayfer Tunç) Hamile bir kadının erik aşermesi gibi canımın Ayfer Tunç anlatısı çekmesiyle bir gece oturduğum koltuktan aniden kalkıp kitaplıktan seçerek başladığım Ayfer Tunç’un kitabı Aziz Bey Hadisesi’ni üç günde bitirdim. Başladığım gece dahi bitirebileceğim bu güzelim kitabı uzata uzata üç güne yaydım ve sanırım Freud’un dediği gibi hazzın süresini biraz daha uzatarak daha mutlu oldum. Aziz Bey Hadisesi, bir büyümeyi ve her erkeğin başından geçtiği gibi yıllar geçtiğinde istesek de istemesek de babamıza dönüşmemizi anlatıyor aslında. Roman her ne kadar karşılıksız bir aşkın peşinde kendini heder eden Aziz Bey’in kırık öyküsünü işlese de bana göre romanın temel çatışması karakterimizin yavaş yavaş, ustalıkla babasına dönüştürülmesi. Sanırım Orhan Pamuk’un bir romanında dediği gibi “Babamız öldüğü gün doğuyor, büyüyor ve gittikçe ona dönüşüyoruz.” Bu, her ne olursa olsun gerçekleşiyor. Metnimin başına eklediğim gibi “sürekli erkekliği ile sınanan bir erkek dünyası var Türkiye’de.” Buna bağlı olarak da erkeğin(!), güçlü, her daim ayakta ve işinde gücünde bir adam olması isteniyor Aziz Bey’den. Oysa Aziz Bey zarif, sanatla ilgilenen incecik bir erkek. Bunun da romanın ikinci doğası, ikinci çatışması olduğuna inanıyorum. Seksen sekiz sayfalık romanın karakterlerinin incelemesine gelirsem Aziz Bey dışındaki kişiler keskin hatlarıyla verilmiş ve biraz karikatürize halde. Ki bu kısa romanın çoğu Aziz Bey ve onun zaaflarına ayrılmış, öteki kişiler ise onun zaaflarının esere yedirilmesi için kurgulanmış figüranlar. Kısa öyküden hallice bu eserde ben Vuslat’ı ve zarif halini sevdim. Benim bildiğim Ayfer Tunç öteki eserlerinde yaptığı gibi Vuslat gibi bir tipi de alıp farklı bir öyküsünde veya romanında karaktere dönüştürebilir. İşte metin içinde metin! Nedenini tamamen kestiremesem bile Ayfer Tunç’un anlatım biçimine, diline, tek tek her cümlesine bayılıyorum. Son aylarda tanıştığım Ayfer Tunç’u bundan dolayı sık sık okumak istiyorum. Burada asıl payın Ayfer Tunç’un biraz da kahvehane raconumcu dili etkin kullanmasının payı olduğunu sanıyorum. Birçok anlatı okudum ama erkeklerin dünyasını erkeklerden daha iyi -bir kahvehane sahnesini dahi - Ayfer Tunç’tan daha iyi yazabilen birini görmedim. Gelelim sona: Uzun zamandır inceleme yazmıyordum. Yazmak da içimden gelmiyordu. Bence bir eser kendini söyletir, kendini yazdırır. Bu nadiren oluyor bende. Olduğunda da Sylvia Plath’ın da dediği gibi “İçimde susturamadığım bir ses olduğu için yazıyorum.” Bu kez, Ayfer Tunç içime bir ses oldu. Hadi benim hakkımda yaz, dedi. Yazdım. Aziz Bey ile maceramız asıl böyle başladı.
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,3bin okunma
··
165 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.