İnsanın ta içine iğneyi batırıp, hatta iğneyide orada bırakıp giden bir duygu karmaşası...
Günümüzde, teknolojiyle sarmaş dolaş yaşadığımız hatta teknolojiyi soluduğumuz şu dönemde; böylesine "gerçek değildir ya, di'mi değildir?" Diye sorgulayıp inanmayı reddettiğimiz hayatların varlığını Çöl Çiçeği yüzümüze tokat gibi vuruyor.
Okurken mantığı devreye sokamıyorsunuz çünkü sözün bittiği yer!
Afrika'da Somali'de ve daha bir çok müslüman ülkede ne yazık ki çevresel faktörlerden ötürü hayat ilkel. Bunları zaten hemen hepimiz biliyoruz bilmediğimiz şey ise dini inançları kullanarak kadınları ölüme sürüklemek ve bunu yaparken en doğal hak olduğunu görmek, bilmek!
Kadın sünnetini daha önceden duymuştum ama bu kitabı okuyana kadar, araştırmamış ve buna gerek görmemiştim. Kadınların sadece erkekler için varolduğunu ve Somali kadınlarınında bunu kabullenmekten başka çarelerinin olmadığını okumak... bir çocuğunun en büyük hayalinin sütün içine konulacak pirinç tanesinden ibaret olduğunu okumak, zaman kavramının olmadığını dahası saat nedir bilinmediğini okumak, ayakkabının hayalini bile kuramamak...
Nasıl büyük bir varlık içinde olduğumuzun ve yine nasıl dünyadan bi'haber olduğumuzun ( kendi adıma tabi) kanıtıdır bu kitap.
Bu kitap;
12-13 yaşındaki bir çocuğun beş deve karşılığı 65 yaşındaki ihtiyara satılmasıdır.
Kızının beş deveye layık olduğunu öğrenen babanın gururudur.
Gözleri bağlanarak, kör jiletle, taşla,cam kırığıyla... kadınların sünnet edilmesi ve bu yüzden binlerce kız çocuğunun ölmesidir.
Susuzluktur.
Sefalettir.
Bir insanlık suçunun gözler önüne serilmesidir...
Ve Waris dirie, cesaretinden ötürü seni kutluyorum.