"Erkek kısmı, ne de olsa, serbesttir; ihtirasları ve memleketleri dolaşır, engellerden atlar, en uzak saadetlere dişlerini geçirebilir. Kadının ise önüne her zaman engeller çıkar. Hem bir külçe gibi hareketsiz, hem de kolay eğilip bükülen bir yaratık olan kadının başında, vücudunun rehaveti, kanunun emrettiği itaatler gibi düşmanları vardır. " (syf.92)
Kitapta; maddiyata, sosyal statüye, yaygın çevrede kabul görmüş davranış modelini, düşünce tarzını eleştirel bir değerlendirme yapmadan uymaya (uymacılık) ve tutucu dünya görüşüne dayalı hayat biçimi olan taşra burjuvazisi ve bu hayat tarzı içerisinde kadın olmak, kadına bakış açısı, sınırlayıcılığı, kadına biçilen görevlerin dışında bireysel bir hayatının olmayışı konu alınıyor.
Romanın ana karakteri Emma; kendi istekleri ve iç dünyası ile aile yaşamı, toplumun beklentileri, "ahlaki değerleri" arasında çatışmalar yaşar ve kendini bir iç buhranın içinde bulur. Önce kitaplarda, sonra fütursuzca yaptığı alışverişlerde en sonunda da bir erkeğe bağlanarak çıkış yolu arar.
Madame Bovary , dünya edebiyatının ilk çağdaş realist romanı olarak nitelendirilmiş. 
Gustave Flaubert gerçekliğe sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışmış, kitabın son kısmını yazmak için doktor olan babasının hastalarını incelediğini, hatta arseniğin tadına baktığı söylentilerinin olduğunu okudum.
Roman din, ahlak gibi birçok konuya eleştirel yaklaşımlar mevcut ve betimlemeler titizlikle yapılmış. Flaubert 5 yıl boyunca bu roman üzerinde çalışmış. Şuan yaşadığımız dönem içerisinde ne kadar kadınlara özgürlükler verilmiş olursa olsun halen daha kadınlar üzerindeki düşünce yapısı değişmiş değil, kitabın değindiği konular nedeniyle güncelliğini hala koruduğunu düşünüyorum.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.