Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

375 syf.
9/10 puan verdi
Saflık - Üzünç - Tutku - Zeka
Afrikalı Leo… Ama biz onu uzun bir müddet Hasan ibn Muhammed olarak tanıyacağız. Bir süredir elimde olan ve birkaç kez yarıda bıraktığım, ama sevgili bir okur arkadaşımın bana ikinci romanını göndermesiyle kendime çekidüzen verip okumayı başarabildiğim kitap. Afrikalı Leo, Emin Maluf’un (tamam tamam Amin Maloouf) ikinci kitabı, ama ilk romanıdır. Granada’da başlayan yolculuk sırasıyla Fas, Kahire ve Roma’da geçiyor. Tabi Hasan yerinde durmuyor pek, bu bölümler sırasında dahi birçok kez bölge değiştiriyor. Hasan’ın kimlik arayışı yok (-mu?). Ona göre her yer Tanrı’nın ülkesi. O'nun elleri çok geniştir, yüreği de çok geniştir; uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığında hiç duraksamamalı diyor. Ona göre bizlere derimizin rengini/ nasıl dua ettiğimizi soran insanlardan uzak durmalıyız. Özünde insancıl bir barış içeren ve dünyayı kimliklere bürünmeden kendi "yolculuğunda" olduğunu ifade etmeye çalışan bir gezgin. Doğu’nun Simyacısı. Başlangıç safhası ağır ve güzel başlamışken, Fas’ta yoğunlaşmış, ama Kahire yolcuğunun devamı olan Roma bana biraz sıkıştırılmış ve hızlı bitirilmiş geldi. Bilemiyorum belki ben Fas’tan ayrılamadım. Roma'da tarihsel unsurlara biraz daha ayrıntıladığı için tarih sevmeyenleri bu kısımlar yorabilir. Anı türüyle yazılmış bu kitabın bir klasik olması şaşırtıcı değil elbet. Tarih ile harmanlanarak yazıldığı için %100 tarafsız dememiz de mümkün değil. Biraz hayal gücü ile gidemeyeceğiniz yer olmadığını görüyorsunuz. Levant bölgesine ilgi duyanların özellikle seveceğini düşünüyorum. Okunmaya değer. Merve, 2019 ******************** Burası da ġayrciddī hislerimin olduğu bir fasıl olsun. Kitap bittiğinde biraz üzülmedim değil -hem bu kadar ertelediğim için hem de bittiği için- , ama daha çok kafama takılan sorulara cevap alamadığımdan. Endülüs düşerken oradaydım… Fas’ta mücadele ederken çölün gece -20° gündüzlerinin ise 50° dereceye varan sıcaklığının üzerimdeki etkilerini taşıyordum. Kendimi Akdeniz’in, Kuzey Afrika’nın yollarına o kadar kaptırmışım ki Roma’ya geçince bir tökezlemedim desem yalan olur. Sanki hep o yerlerde yaşıyordum. Kritiklerim ve duygularım içinde boğulurken cümleleri anlamlı kılmaya sarf ediyorum. Realist olmaya çalışsam da öncelikle birey ve kadın kimliğimden dolayı ihtilafa düştüğüm bazı kısımlar oldu. Vatan / millet / kimlik mefhumlarını hissetmeyen bir insanla aynı düşünemezdim elbette. Ülken, insanların, akrabaların hatta ailen ölürken kaçmak… Okurken elbet kendi dünya görüşümü göz önünde bulundurmaktan kaçındım -ki birçok insan Hasan gibi düşünecektir- tartışılır da elbet ama burası yeri değil. Hasan, bizim bildiğimiz Hasan iken mantıki olmayan şartlarda geçişini sorgulamamış olması biraz hayal kırıklığı yarattı. Eğer kendini bir kimliğe ait hissedemiyorsan, neden Roma bölümünde bazı şeyleri sualsiz içselleştirdin? Bilemeyeceğim. Az evvel de söylediğim gibi, özellikle Granada’dan güneye geçişi ve Fas’ın kumlarını okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım… (arka planımda -beynimde- çalan oryantel deephouse’ların ve çölde amarok ile hafif bir serintide gezmenin hayali de vardı sanırım.) Bu yolculuktan ben çok keyif aldım. AMA, bir kadın olarak da kız kardeşi Meryem ve hayatında yer alan kadınlar için sarfettiği çabayı , kızları olan Servet’e ve Hayat’a da göstermesini dilerdim. (İçimden "yani iyi güzel sen geziyorsun da o kızlar ne yapıyor haberin var mı" demeden duramadım:/ ) Üstüne basa basa eleştirdiğimiz bazı gelenek-görenekler varken kitabı özellikle oğluna ithaf etmesi de beni BİRAZ üzmedi değil (feminazilikle filan alakası yok ) Emin beyle ilk başlangıcımız böyle oldu, yine aynı tema üzerinde ilerleyen diğer kitaplarını okuyunca fikirlerim biraz daha oturacaktır. Buraya kadar da okuma zahmetinde bulunduysanız, size gelsin : youtu.be/ywsS4WteceM
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,3bin okunma
··
63 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.