Savaşları anlatırken mekan genelde cephelerdir. Kan ve gözyaşının aktığı meydanlar, sokak araları. Zamanın göz açıp kapama hızında geçtiği yerler.
Cevad Karahasan ise zamanı daraltıp; yavaşlatıyor: 1992 Nisan’ından 1993 Şubat’ı arasındaki o süreye odaklanıyor.
Ve mekan ise sokaklara çıkamayan,çıktığında ise korkan insanların evleri..
.
Saraybosna’da yaşıyor Sara. Saraybosna’da yaşıyor Serafina. Ona saygı duyuluyor, seviliyor da. Aslında o da mutlu~ mutluydu. Savaş geldiğinde var olan tüm ışıklar kararıyor. Onun için de öyle oldu. Kızının yaşamına devam edebilmek için gitmesi gerekiyor ki gidebilir de. Çünkü o hristiyan.Ancak nişanlısı bir müslüman,müslümanlar bu şehirden çıkamaz.
.
Savaşın yakıcılığı sadece silahlardan olmuyor ve Karahasan bunu sakin ama derin bir hikaye ile anlatıyor. Yer yer sorguluyor, şaşırıyor ve acı içinde kıvranıyor.