Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

136 syf.
7/10 puan verdi
'Büsbütün olur kadın. Ölü gövdesi...'
*Sahne1(Tanışma) Sylvia'nın eserlerinin de ilk olarak Ariel'i incelemeye karar verdim. Benim için Plath gibi bir kadını, eserlerini yazıya dökmek incelemek tıpkı onu anlayabilmek gibi zordur... Genel olarak kitabı birilerine önerdiğim de olumsuz eleştirilere denk geldim. Bu nedenle Ariel ile tanışma zamanımdan biraz bahsetmek istiyorum. Kitaba ilk olarak kütüphanede denk gelmiştim. Kitabın kapağında muhteşem derecede güzel gülümseyen bir kadın... Bir kadınsanız eğer kendi varlığınızın yansımalarını, sesini duymak ve önünüzde duran onca kitabın arasında bir kadının dizelerine denk gelmek sizi fevkalade sevindirebilir... Okumaya başladığımda kitabı oracıkta yarım bıraktım...süresi dolduğunda da onu rafına geri yolladım. (Çok acımasızca değil mi?) Ama bu güzel gülümseyen kadın peşimi bırakmayacaktı ya da ben onun peşini bırakmayacaktım... Sylvia, insanların sürekli eserlerinden önde tuttuğu hayat hikayesine denk gelmemle ikinci kez karşıma çıkmış oldu. Bu sefer gülümsemiyordu oldukça donuk bakışlarıyla bir yere bakıyordu...İşte o donuk bakışlarda kendi varlığımı gördüm(Nilgün Marmara gibi) ve ona dair her şeyi araştırmaya başladım. Ben araştırdıkça ve onun diğer eserlerini okudukça bu şiirler anlamlaştı, ağırlaştı dilimde... Kömür olarak gördüğüm dizelerin aslında elmas gibi keskin olduklarını fark ettim. *Sahne2(Sylvia) Kitabın içeriğine geçmeden önce Sylvia'nın hayat hikayesine değinmek istiyorum. Sylvia Plath, kısa ömrü boyunca mental rahatsızlıklarla boğuştu ve hayatı boyunca ileri derecede bipolar bozuklukla yaşadı. Özellikle şiirlerinde bu rahatsızlığının etkilerine çok denk geleceksiniz. 1950 yılında bursla girdiği Smith College'deki ikinci yılında ilk intihar girişimini gerçekleştirdi ve bunun neticesinde akıl hastanesine yatırıldı.( şiirlerinde akıl hastanesinde yaşadıkları ve tedavi sürecinin kelimeleri nasılda ele geçirdiği gözünüzden kaçmamalı) 1955'te Smith College'den iyi bir derece ile mezun oldu ve Ted Hughes'la evlendi. Sylvia erken yaşta kaybettiği babasının boşluğunu Ted'le doldurmuştu belkide... (*Ted, Sylvia Plath için çok önemliydi. Onu, hayatında eksik olan erkek figürü yerine koymuştu. Ted’in beğenisi, tercihleri, Sylvia için çok önemliydi… Ama sonunda Hughes, Sylvia Plath için çıldırtıcı bir deneyim oldu. Dönemin en iyi şairleri arasında görülen Hughes ile Sylvia Plath tanıştıkları yıl evlendiler.  Çiftin iki çocuğu oldu. Ancak Ted, Sylvia Plath'ı hep aldattı. Plath şiirlerinde, içinde kocasının da bulunduğu evini, canlı canlı gömüldüğü bir mezara benzettti. Kendisini bu evlilik yüzünden yaratıcılık açısından gerilemiş ve kısıtlanmış hissetti. Hayatının aşkıyla evlendiğini zannederken bir anda evde çocuklarına bakan, dışarıda gezen kocasını bekleyen bir kadın olmuştu. Ted'in Sylvia'yı komşuları Assia Wevill adlı şair bir kadınla aldatmasıyla ilişkileri son buldu.) Bu olanlardan sonra Slyvia'nın ruh hali ve sağlığı daha da kötüye gitti.. Ve son kez intihar girşiminde bulundu.. (*1963'te, ikinci kattaki odalarında uyumakta olan çocuklarının yanına süt ve kurabiye bıraktıktan sonra, odalarının kapısını da içeri gaz girmeyeceğinden emin olacak şekilde bantlayarak kapattı ve kafasını fırının içine sokarak intihar etti...) Sahne3(Şiirler) Ariel 39 şiir ve Ted'in seçtiği 26 şiirinde eklenmesiyle toplamda 65 şiirden oluşmakta. Slvia'nın kendine özgü, kendi içindeki Plath'lara özgü bir yazım tarzı var. Betimlemeleri kimi zaman uçuk gelebilir ki bende bunu seviyorum. Sylvia'nın depresif kişiliği, değişken ruh hali özellikle ölüm arzusu hemen hemen bütün şiirlerine sinmiş. Hiçlik duygusu bana en çok hisettiren şairdir, Sylvia. Bazen kokuşmuş diye tanımladığı sırça fanusunda hissedebilirsiniz kendinizi... Sylvia şiirleri kimi zaman öfkesinden beslenmiştir... Bu öfkeden kimi zaman babası, kimi zaman tanrı kavramı, kimi zamanda Ted payına düşeni almıştır. *Ah tanrım, kof zifirinde Ben senin gibi değilim, Üstümüz başımız yıldız, pırıltılı aptal konfeti. Ebediyet sıkar beni, Hiç istemedim ki...(Yıllar) *Işıldıyor kan, yakutum benim . Uyandığın Bu acı senin değil..(Nick ve Şamdan)  *Tuhaf tabut taşıyıcıları ve ham tarih nefis bir sükûnetle nakşediyor kendisini gümüşe... *Bir kadın olacağım yine, yüzümde gülümseme . Otuzumdayım daha. Kedi gibi dokuz canım var hem de (Lady lazarus) "Bak, geri de gelebilirim. Yalanlar ne işe yarar bilirsin. Karşılaşmayacağız bir daha, şu Zen cennetinde bile senin.." *Sahne4(Babacığım) Franz Kafka da olduğu gibi Sylvia'nın eserlerinde de baskın bir baba figürü var. Biraz bu konuya değinmek istiyorum. ' Babacığım' şiirini ele alalım... (*Baba imgesi en belirgin imgelerindendir.  Babası ile hep sorunlar yaşamıştır.  Plath, baba ile yaşadığı  iletişimsizliğin izlerini  l963 yılındaki intiharına dek hep içinde taşır.  Bu çekişme Plath’ı manik depresif, şizofren, içine kapanık, öfkeli, bezgin ve intihara yatkın bir duruma getirir.  Sylvia Plath babası ile olan bu olumsuz ilişkisini henüz o yıllarda sıcak olan Nasyonal Sosyalizm ve lll. Reich rejimi ile özdeşleştirir.  ‘Babacığım’ şiirinde babasını acımasız, kan dökücü, insanlıktan uzak SS subaylarıyla özdeşleştiren şair, kendisini de masumiyeti sembolize eden toplama kampına kapatılmış Yahudi bir kıza benzetir.  Bu konuda diğer bir yorum, Sylvia’nın babasına beslediği öfkenin kaynağının, babasının erken yaşta ölerek onu yalnız bırakmasına karşı babasına duyduğu sitemoldoğudur. Baba kendisi öldüğü için  o da şiirinde  babayı öldürecek, böylece ondan bağımsızlaşacaktır...) *Dikenli tellere takıldı kaldı/ich, ich, ich, ich/Güçlükle konuşurdum/Her Alman’ı sen sanırdım/Hele o yüz kızartıcı dilin’ *Babacığım öldürmek zorundayım seni. Ben zaman bulamadan ölüverdin .. *Baba, babacığım, alçak herif, seninle işim bitti... - Buraya Yalnız Dergi'sinden şiirle ilgili kapsamlı incelemenın sayfasını bırakıyorum üşenmeyip okuyacağınızı umuyorum:) i.hizliresim.com/pbDoLo.jpg i.hizliresim.com/Nno4PL.jpg *Sahne5(Lady Lazarus'un intikamı) Plath'ın çok sevdiğim bir şiiri olan Lady Lazarus'la ilgili de bir bölüm bırakmak istiyorum. Özellikle okumunazı istediğim ve önerdiğim bir kısım... Buracığa bırakıyorum şiirin incelemesini(Yalnız Dergi'den bir kesit) i.hizliresim.com/Ll6EdJ.jpg i.hizliresim.com/zjDYEB.jpg - Konu Sylvia olunca yazmak istediğim üzerine konuşmak istediğim o kadar çok şey var ki... Sylvia yaşadığı sürece hatta şimdi eserleriyle kendi varlığının sesi olmuş bir kadın... İyi şiir yazan 'Kadın' yok diyen her insanın inadına böyle naif kadınların şiirlerini hatırlatacağım, okuyacağım... İncelememi Sylvia'nın kendi sesinden bir röportajı ve Sevdiğim bir şiirinin bestelenmiş haliyle bitirmek istiyorum. youtu.be/68JFyWFuBDI youtu.be/_uN3B0csdVg İyi okumalar diliyorum...
Ariel ve Seçme Şiirler
Ariel ve Seçme ŞiirlerSylvia Plath · Kırmızı Kedi Yayınları · 20221,764 okunma
··
1.810 görüntüleme
Venüs okurunun profil resmi
Bu kitabı yeni bitirdim. Bir kitabı bitirdikten sonra hemen bir kenara atmaktansa üzerine düşünmeyi ve diğer insanların ne düşündüğünü okumayı/dinlemeyi kitabı hazmetmek ve anlamak açısından daha verimli buluyorum. Bu yüzden bitirir bitirmez incelemelere göz gezdirmeye başladım ve sizin detaylı incelemeniz ilgimi çekti. Hemen okumaya başladım. Çok güzel bir inceleme olmuş, emeğinize sağlık. Ayrıca inceleme linkleri de benim için çok yararlı oldu, teşekkürlerr💜
Berf okurunun profil resmi
Tam 5 yıl olmuş yazalı zaman ne kadar çabuk geçmiş... Sylvia'nın her daim yeri bende bir başka oldu onu okumak da yazmak da hep biraz yorucuydu:) bir faydam olduysa eğer ne mutlu bana teşekkür ederim🌸
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.