Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

448 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
48 günde okudu
Postmodern Emperyalizm
Eric Walberg'in Postmodern Emperyalizm adlı kitabı klasik savaş anlatımı içermez. Ortadoğu, Ortaasya ve Rusya konularında uzman Kanadalı bir gazetecidir. 1973 yılında İngiltere'ye Cambridge Üniversite'sinde okumaya gittiğinde, Batı düşüncesinde yer alan Sovyetler Birliği'ne ait olumsuz nitelemelerin de bilincindedir. Hep kötü ve olumsuz örnekler duyar. Bu kötü ve olumsuz örnekleri kim ne amaçla yazar. Ya da anlatılan o 'kötü' olaylar gerçekten de kötü mü yoksa sadece zihin tahribatı yapmak için kullanılan propaganda yöntemimidir. Şili'de Salvodar Allende'ye yapılan darbe sırasında İngiltere'de okuyan kendisi gibi Şilili öğrencilerle darbeyi tartıştır. Moskova'dayken 1979 yılında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesine tanıklık eder. Rusya, Ortadoğu, Ortaasya bölgelerinde aktif olarak yaşaması bazı olayları dışarıdan değil de olayın içinden gözlemlemesine yol açar. Kitap, geçmiş ve bugünün irdelenmesini içeriyor. Bunu yaparken de öznel düşüncelerin yanında çok sayıda kitaptan da kaynakça olarak yararlanılmış. Jeopolitik ve büyük oyun anlatılıyor. ABD'nin yaptığı darbelerle SSCB'nin yaptığı darbeyi zihninde buluşturur ve aynı olduğundan bahseder. Kitap 5 ana başlığa sahip. Bunlar sırasıyla: 1) Rakip İmparatorluklar. 2) İmparatorluk Komünizme Karşı. 3) ABD - İsrail - Post Modern Emperyalizm. 4) İsrail: Bir Buçuk İmparatorluk. 5) Birçok Oyun, Birçok Oyuncu. Ortadoğu'ya İngilizlerin hakim olma çabaları anlatılırken, siyasi ve ekonomik örgütlenmenin yanında dini yapılarında nasıl kullanıldığı anlatılır. Bölgedeki aşiretler üzerinden işlerini yürütme siyasetinin, dün olduğu gibi bugünde aynı şekilde devam edildiğini vurgular. Ortadoğu da güç savaşı yaşanır. İngiltere'nin Haşimi Krallığını devre dışı bırakmak için Suud hanedanlığını desteklemesi ve iki aşireti birbirine kırdırması yanında, Osmanlı ya da Türkleri sevmeyen İbn Vahab'ın torunlarını yine Osmanlı'ya karşı nasıl kışkırtıldığını okuyoruz. Haşimi Krallığının Arabistan bölgesinden tasfiye edilmesinin sebebi, acaba Haşimi Krallığın - ihanet içinde olsalar da - Osmanlıya biraz daha yakın olmasının sebebi olabilir mi? Arapları kendilerinin belirlediği sınırlar içinde tutup, Türklerden bağımsızlıklarını kazandırıp, kendi devletlerini kurmalarını sağlamaları ve bu doğrultuda silahlandırmaları bugün bile yabancı gelmeyen bir durum göstergesidir. Arabistan'da Suudların, Haşimileri uzaklara sürmesi ve İngiltere'nin burada oynadığı rol de başka bir kitabın konusu. İngiltere Haşimilere daha sonra hangi devleti kurdurmuştur ya da kurdurulan devlete Haşimiler nasıl atanmıştır? Bu ve buna benzer sorular da kitabın içinde. 1.Dünya Savaşı bitse de ve mağluplarla galipler ortada bulunsa da, galiplerin de insan kaynağı olarak çok ağır kayıp vermesi bir yerlerde olayı uzaktan seyreden kişi veya kurumların işine gelir. Hem mağlup hem de galip devletlere silah ve para yardımında bulunan bankalar ya da bankerler. Gün onların günüydü ve onlar için kimin kazandığının ya da kaybettiğinin önemi olmadan akbaba gibi ortaya gelip beklerler. Devlet dışı yapılanmalar ya da sivil toplum kuruluşları ne kadar sivil diye bir soru akla takılıyor. Devlet tarafından kurdurulmamış olması onların bağımsız ya da bir yerden emir almayacağı anlamına geliyor mu? Örneğin, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Dernekleri, Sınır Tanımayan Gazeteciler vd. Belki devletler tarafından doğrudan kurdurulmamış olabilir ama ne kadar bağımsız oldukları da şüpheli. Kitap içinde de bunların kimlerle işbirliği yaptığını anlatan bölümler okunabilir. Sömürge ve sömürgeciliğin dünya savaşları ve bölgesel çatışmalar içindeki yerine değinilir. Sömürgecilerin çeşitli adlarla (kültürel de olabilir, yardım amaçlı da olabilir ya da korumak amaçlı da olabilir) ülkeleri ya da toplumları nasıl birbirine düşürdüğünü ve bundan hareketle kendisine yeni paylaşım alanlarını nasıl açtığını; ayrıca bunlara yardımcı olan yerli işbirlikçiler hakkında da genel bir anlatım yapılır. Toplumların - şu an bile geçerli- önce bir kavramla tanıştırılması ve sonra o kavramla korkutulması ve sonunda istenilen seviyeye geldiğinde içerdeki işbirlikçilerin, güç odakları hesabına nasıl çalıştıklarını da görmekteyiz. Bir devlet dışarıdan ne kadar saldırı altında olursa olsun eğer içeriden bunlara destek sağlayan olmazsa yıkılması ya da zarar görmesi zordur. İçten saldırı çeşitli yollardan gerçekleşir. ABD'deki İsrail lobisinin varlığı ve etkilediği alanları kısaca anlatıyor yazar. Esasında şu an birileri 'bu işler nasıl yapılıyor' diye bir soru sorduğunda bunun cevabı yine kitabın içinde güzel bir şekilde anlatılıyor. Para, güç, lobi, medya, casusluk gibi unsurlarla toplumlar istenilen bir yöne yönlendirilebilir. Bunlar yapılırken de işler 'normal' bir süreçmiş gibi işler. 'Edwards Bernays'tan sonra propagandanın nasıl halkla ilişkiler kavramına evrildiğini ve bu doğrultuda yapılan çalışmalardan da kısaca bahsedilir. "İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudilerin gördüğü zulüm --Soykırım- Hollywood'un önemli konularından biri haline gelmiştir. Soykırım'dan kurtulan Yahudi bir ailenin oğlu olan Norman Finkelstein'ın "Soykırım Endüstrisi"
Holokost Endüstrisi
Holokost Endüstrisi
adını verdiği bu durum, İsrail'in dolaylı olarak aklanmasını ve ABD'nin koşulsuz desteğinin garantilenmesini sağlıyordu (S.269)". Bu kitabı çıktığı zaman kitapyurdu.com/kitap/soykirim-... okumuştum. Gerçekten de bu "soykırım"ın nasıl "endüstri" haline getirildiğini de görürsünüz. Zaman çizelgesi içinde olaylar anlatılır. "Soykırım Endüstrisi" adlı kitabın yazarı siyonist çevreler tarafından taşa tutulur. Bu kitabı da tavsiye ederim. Ezcümle: Ortadoğu ve Ortaasya ağırlıklı olsa da, Avrupa ve Amerika'da kitabın içinde. Tarihi olayların siyasetle harmanlanması sonucu ortaya çıkan bir çalışma. Geniş kaynak kullanımı ile hem okuru hem de buradan hareket edip ayrıntılı araştırma yapacaklara bilgi sağlıyor. Nesnel anlatım ile olayları anlatmış. Hamasi nutuklar yok. Siyasi tarih okumayı sevenlerin hoşuna gidecek bir kitap. Yazarın gazeteci olmasında dolayı kullanılan dil de akıcı ve anlaşılır (tabi çevirmeni ve yayın evini de bu güzel çalışmayı yayımladıkları için tebrik ederim). Tavsiye ederim.
Postmodern Emperyalizm
Postmodern EmperyalizmEric Walberg · Say Yayınları · 20144 okunma
·
40 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu nice okumaktır okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık. Hiç ilgim olmayan bir türde olmasına rağmen sonuna kadar okuttu yazınız.
S. Ali okurunun profil resmi
Teşekkür ederim....
S. Ali okurunun profil resmi
Teşekkürler. Esasında çok kapsamlı bir eser ama kısa birşeyler yazayım diyerek bu yazı ortaya çıktı.Kaynakça kısmı bile ayrıntılı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.