“Adam?” Genç adam şaşkınlıkla Mariah’ya baktı.
Genç kadın, “Ben bu ismi tesadüfen seçmiştim.” diye fısıldadı.
“Bu ismi neden yadırgamadığım şimdi anlaşılıyor.” Adam,
Masterson’a dönerek sordu. “Yani benim adım Adam Lavvford.
Evim nerede? Mesleğim ne? Ve hatta bir mesleğim var mı?”
“Senin bir sürü evin var. Tabii ki Londra’da da.” Masterson
bunu, sanki Londra’da bir sürü ev sahibi olmak dünyanın en
doğal şeyiymiş gibi söylemişti. “Çok sayıda mülkün sahibi olmakla beraber, esas ikamet ettiğin yer, Wiltshirc’daki Ralston
Manastırı.”