Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

286 syf.
·
Puan vermedi
youtube.com/watch?v=rzVhLQT... “İçsem de bir kadeh hayat iksirinden, Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye’den. Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden, Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakâr teninden.” Fikriye; duygusal, iyi yürekli, cesur bir Türk kadını. Hayatını tam manası ile sevdiği adama adamış bir âşık. Paşası (M. Kemal) için yapamayacağı tek bir fedakarlık dahi yok. Canı da buna dahil. Mustafa Kemal’i karşılık beklemeden, yürekten ve sadece “o” olduğu için seven annesinden sonraki tek kadın… Latife; Aşkın diğer kadını Latife, M. Kemal’in söylediği gibi onu mevkii için seven, kıskanç ve kaprisli bir kadın. Keşkelerimiz olmasın isteriz, ama hayat hep eksikleriyle gelir. Hep yarım kalır hayata dair yaşanılacaklar. Ülkenin yangın yerine dönmesi, dört bir tarafın düşman postallarının altında eziliyor olması müsaade etmedi belki yaşanılacak güzelliklere… Yunanlıların İzmir’ den giderlerken çıkarmış oldukları yangının kıvılcımları Latife'nin yüreğinde aşk ateşini alevlendirirken, garip Fikriye’ nin yüreğini ise ayrılık ateşiyle kavurmuştu. Kaybedilen anne, baba ve kardeş acılarının dindirildiği ve huzurun limanı olan Paşa’ sının yüreğinden, Latife fırtınası alıp savurup atacaktı. Oysa neler yapmazdı ki Paşa’ sı için… Bir kuş yüreği gibi pır, pır atan gururlu ve asil yürek kaldıramamıştı ayrılık acısını. Hastalanmıştı kan tükürüyordu ama Paşa'sından ayrılmamak adına saklıyordu hastalığını. Sanatoryuma yatırılması yönünde karar alınmıştı ve Almanya’ ya gidecekti. Oysa onun en çok yüreği acıyor ve ağrıyordu, Paşasından ayrı kalacak ve gurbette olacaktı çünkü. Sanatoryumlar yürek acılarını dindirip iyileştirebiliyorlar mıydı acaba? Almanya’ da belki bir cerrah tarafından değil ama bir gazete haberi ile alacaktı neşter yarasını kalbine, tükürdüğü kanlar ciğerlerinden değil kanayan yüreğinden geliyordu garip Fikriye’ nin. Dindirilmesi gerekiyordu bu acıların, lakin ne bir doktor, ne de bir ilaç çare olurdu artık, Paşa’ sı için atan kalbi vücudunun her hücresine, her dokusuna ezberletmiş ve öğretmişti büyük aşkını. Gururlu ve çok seven yüreği kaldıramıyordu artık ve tek bir çare kalıyordu ne yazık ki…. Sorsalar ömrünü iki yıl derdi kesinlikle çünkü o iki yılda çok sevdiği Paşa'sıyla beraberdi. İnsanın annesi ölünce öksüz, babası ölünce yetim kalırmış. Peki deli gibi sevdiği ve hayatta tutunduğu dal olan sevdiğini ''Paşasını'' kaybeden insana ne denilirdi acaba? Sanırım sadece ve sadece FİKRİYE kimsesiz, garip FİKRİYE denilirdi her halde... Ah Fikriye Ahhh… Nasıl bir hayat yaşadın böyle acı ve burukluklarla dolu! Bizlere miras kaldı acın ve hüznün… Gizli sevdin, gizli büyüttün, gizli çektin acılarını. Elbette ebedi istirahatgahın da gizli olacaktı… Garip geldin, garip gittin vesselam…
Gazi ve Fikriye
Gazi ve FikriyeHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 2001995 okunma
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.