Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Belki!
Biz görmemiş olabiliriz, ama belki de Sait Faik’in dediği gibi olmuştur. Şu anda Sait Faik’in 9. Kitabını okuyorum. İnceleme yazmak için yazarı daha iyi tanıyana kadar beklemek istedim. Bu kitapların arasından da Bir Sonbahar Akşamını seçtim. Neden sürekli Sait Faik okuduğuma dair küçük bir açıklamayla giriş yapmak isterim. Mecburiyetten efendim) Ali Ural’ın Yazı ve Şiir Atölyesi’nde ilk öykümü okuduktan sonra Hoca kimleri okuduğumu sordu, söyledim. “Sen Haldun Taner’in “Şişhaneye Yağmur Yağıyordu” eserini ve Sait Faik’in tüm eserlerini oku” dedi. Ben o zamana kadar Sait Faik’in bir kitabını okumuştum sadece. Argoya kaçan ifadeleri ve konu seçimlerindeki bana hitap etmeyen yönleri nedeniyle Sait Faik’e karşı mesafeliydim. İlaçta lezzet sorgulanmaz diyerek “Sait Faik kürüne” başladım. İlk birkaç kitapta daha önceki fikrim canlılığını korudu. Öykülerin, Rum nüfusun ağırlıkta olduğu yerlerde geçmesi kilise, papaz ve Rum ağırlıklı kahramanların ön planda olmasını açıklayabilir. Fakat Öykülerin seçildiği mekânların genelde meyhane ağırlıklı oluşu ve sigaradan içkiye ve daha sonrasına doğru bir güzelleme göze batıyor. Zaten yazara sağlığında verilmiş olan lakapları; “Sorumlu avare”, “gözlemci balıkçı”, “çakırkeyf sirozlu”, “küfürbaz şair”, müflis tüccar”, züğürt yazar” gibi isimlerden oluşmaktaydı ve hiçbiri hayra alamet değildi! Bununla birlikte inceleme yazmaya gayret ettiğim yedinci kitaba gelince hocanın ne demek istediğini anladım. İster gerçek hayattan alınmış kesitlerle, isterse gerçeküstü öğelerle anlatılmış olsun bütün hikâyelerde son derece yalın, etkili ve akıcı bir üslup ön plana çıkıyordu. Gördüğü kahramanları sorgulamadan olduğu haliyle, hatta olmasını istediği hayaliyle bizlere aktaran güçlü bir anlatım ön plandaydı. İşte Türk öykücülerinin peşinde olduğu ve bir ekol haline gelmiş bir üsluptu bu. Bu üslup hakkında Sabahattin Kudret Aksal’ın; “Okurunu sarsan, alışılmadık anlatışıyla şaşırtan, gerçeğin o güne kadar görmediğimiz değişik bir görünümünü çizerek insanda bir büyücü etkisi yapan yazar…” ifadesini sizinle paylaşmak isterim. Bilindiği üzere öykü; Durum öyküsü Çehov tarzı) ve olay öyküsü (Maupasant tarzı) olarak iki ana başlıkta değerlendirilmektedir. Durum öyküsü denildiğinde Türk edebiyatında ilk akla gelen isimdir Sait Faik. Bununla birlikte “Alemdağ’da Var Bir Yılan” öyküsü ile birlikte Sait Faik’te “Gerçeküstü” öykücülük ön plana çıkmaya başlar. İşte bu hikâyeler kurgu ve hayal gücü açısından en beğendiğim hikâyeler oldu. Bir adada sevdiği kızdan bahsetmiş olduğu öyküde o kadar detaylı ve canlı bir anlatım ortaya çıkıyor ki, sevdiği kızla evlenme aşamasında olduğunu sanabilirsiniz. Hikâyelerinin sonunda öğreniyorsunuz ki, kızı sadece vapurda görmüştür. Oysa kızın aile yaşamı ve evi hakkında o kadar detaylı bilgiler verir ki, belki de öyledir, dersiniz. Yine “Kameriyeli Mezar” hikâyesinde bir mezar taşından başlayarak öyle varsayımlar ortaya koyar ki, size farklı sonlara dair seçenekler bile sunabilir. Siz de bu kadar güzel kurgulanmış bir hikâyeye hayır diyemezsiniz, belki de öyle olmuştur diyebilirsiniz. İşte bu “belki” ihtimalini çok sevdim, yazarlık gücü beni hayran bıraktı. Bir Sonbahar Akşamı kitabına dönecek olursak, önce bu kitabı okumaya başladığımda kitapta yer alan bütün hikâyeleri okumuş olduğumu gördüm. Yapı-Kredi yayınları da böyle oyunlar mı yapıyor? Kitap başlığını değiştirip okur çekmeye çalışıyor derken kitabın ön sözünü tamamlayınca şikâyetimi geri aldım. Şöyle diyordu önsözde; “Bu kitaptaki Sait Faik hikâyeleri, Türk edebiyatının gelmiş geçmiş en bilinen hikâyecilerinden biriyle ilk tanışma için en uygun hikâyeleri seçme umuduyla hazırlandı. Yazarın sağlığında yayımlanmış dokuz hikâye kitabından seçilen hikâyelerden dokuzu, aynı zamanda Sait Faik’in o kitaplara adını vermiş hikâyeleridir”. Bu yüzden ben de Sait Faik’in en güzel hikâyelerini bir arada bulup tanışmak isteyen okurlar için incelememde bu kitabı tercih ettim. Bütün güzel hikâyeler bir araya gelince yazarın sıradanlığın içine nasıl bir ustalık sığdırdığı daha yoğun olarak ortaya çıkmaya başladı. Konu Sait Faik olunca “Hişt Hişt” öyküsünü hatırlatmak ve buradaki final cümlelerini hatırlatmak isterim. “Nereden gelirse gelsin; dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten… Gelsin de nereden gelirse gelsin!... Bir «hişt hişt» sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları...” İncelemeye birkaç hatırlatmayla son vermek istiyorum. Birincisi, yolu Burgazadaya düşen olursa Sait Faik müzesine uğramalarını tavsiye ediyorum. saitfaikmuzesi.org İkincisi, Darüşşafaka Cemiyeti ve İş Bankası Kültür Yayınları işbirliğiyle bu yıl 65. Düzenlenecek olan “Sait Faik Hikaye Armağanları” darussafaka.org/haberler/2019/6... Artık bundan sonra etrafımızda olup biten her şeye biraz daha farklı gözle bakma çabası içindeyim. Belki de Sait Faik'in gördüğü gibidir her şey. Kimbilir? İyi okumalar...
Bir Sonbahar Akşamı
Bir Sonbahar AkşamıSait Faik Abasıyanık · Yapı Kredi Yayınları · 2009135 okunma
··
216 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Sait Faik bir hikayeciden bahsederken, " Bırak canım, öyle hikayeci mi olur, daha balıkların adlarını bilmiyor!" diye bir cümlesini okumuştum Mehmed Kaplan' dan. Sait Faik' i Sait Faik yapanlardan biri de bu belli ki. Bakmak, baktığını görmek, gördüğünü öğrenmek ve bir tablo çizercesine yazıya dökmek. Onun hikayelerinde herkesin olduğu veya olması gerektiği bir yeri ve özel ismi var. Kaleminize sağlık...
Resul Bulama okurunun profil resmi
Evet bize de derste böyle anlatılıyor. Bir şeyi anlatacaksanız bütün çeşitlerini bilmeniz lazım deniyor. Kaç çeşit rüzgar var, kaç çeşit balık, kaç çeşit ağaç bilmek lazım. Öğrenmeden ilham geldi yazdım, yok öyle yağma:)) Yoksa yazarsınız sonra sadece kendiniz okursunuz. Teşekkür ederim katkınız için.
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Aslında olması gereken bu. Şehir çocuğu olarak büyüdüm. Evimizin önündeki ağacın "dişbudak" olduğunu Mustafa Kutlu' dan öğrendim. İç acıtıcı bir durum. Şimdi Beyhude Ömrüm' ü okuyorum. Ağacı, çiçeği, meyvesi, taşı, toprağı, suyu bol bir hikaye. Altını çize çize. Konuşmaları, betimlemeleri sindire sindire. Ama bir de Sait Faik kitapları ekliyorum şimdi okunacak listeme. O kadar şey söyledikten sonra artık okumamak olmaz. :)
Resul Bulama okurunun profil resmi
Eklediğinizi fark ettim. Evet bu kadar konuştuktan sonra okumamak olmaz. İyi okumalar dilerim.
2 sonraki yanıtı göster
Liliyar okurunun profil resmi
İlaçta lezzet sorgulanmaz, güzelmiş. :) Mina Urgan da öykülerin şairi diyor Sait Faik için. Kaleminize sağlık, kapsamlı, güzel bir inceleme olmuş. :)
Resul Bulama okurunun profil resmi
Evet biz ilaç niyetine kullanıyoruz:)) Mina Urgan da güzel söylemiş. İki gündür kim Sait Faik hakkında ne demiş onlara bakıyorum. Herkes bir şey söylemiş, düğümlenip kalacaktım. Daha uzatmadan toparlayıp çıkayım dedim. Güzel yorumunuz ve katkınız için teşekkür ediyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.