2019 yılında kitabı okumaya ilk başladığımda bilerek yarım bırakmıştım. Çünkü eserde bahsi geçen şehirlere gittikçe o şehrin anlatıldığı bölümü okumayı tercih ediyordum. Belki de böylelikle merhum Tanpınar ile aynı duyguları paylaşacağımı düşünmüşümdür, bilemiyorum. Fakat bugünlere geldiğimizde bu fikrimden vazgeçerek kitabın tamamını okuyup bitirdim. Neden mi? İzah edeyim efendim. İlk olarak kitapta adından da anlaşılacağı gibi beş şehir ele alınıyor. Sırasıyla: Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul. Bugün bu şehirlerden İstanbul, Bursa ve Ankara'ya hamdolsun ki gitmiş bulunmaktayım. Konya ve Erzurum'a ise henüz yolum düşmedi ve yakın zamanda da düşme ihtimali namümkün görünüyor. Ya nasip diyelim! Dolayısıyla kitabı bitirmek için her şehre gitmeyi beklemeyi lüzumsuz buldum. Saniyen, anlatılan dönemin şehirleri ile günümüz kentleri her açıdan mukayese kabul etmeyeceği için merhum Tanpınar’ın anlattığı çoğu olay/detay tatlı bir mazi olarak kalmıştı. Bu bağlamda kitabı yarım bırakmak yine kendimce mantıklı bir hareket olmayacaktı. Bu yüzden kitabı okumayı tamamladım ve bu satırları kaleme almayı uygun gördüm. Netice olarak, yazımın başlığında da belirttiğim gibi bu bir “inceleme” değildir! Olsa olsa en kalbi duygularımı paylaştığım, “kendime not” olarak şerh düştüğüm kısa bir metindir. Zira A.Hamdi Tanpınar’ı değerlendirmek, hakkında inceleme yapmak benim haddim değildir ve bu hususta hünerli de değilim. Gerek bu mecrada gerekse sanal platformda Tanpınar hakkında ve bahse konu eser özelinde onlarca nitelikli yazıya erişebilirsiniz. Fakat yazımın inceleme olmayışına ve hoşgörünüze sığınarak ben de bu eserle ilgili birkaç yorumumu haddim olmayarak yazmak istiyorum. Bu kitap, eskiye duyulan merak ve özlemin bir parçada olsa giderilmesini sağladı bende. Hiç şüphesiz bunda okuyucuyu sıkmayan bir üslubun ve sade bir dilin kullanılmasının payı büyüktür. Kitabın baskısı ve sonunda bir dizin bulunması çok hoş. İçerik gereği tanıtımı yapılan ilk şehir Ankara ve bir çırpıda okunup geçiliyor bölüm. Sonra sıra Erzurum’a geliyor lakin okurken biraz sıkıldım açıkçası. Bu bölümde Atatürk detayı, türküler ve mimari anlatımlar dikkatimi çeken noktalardı. Sonrasına Konya ile devam ediyor yazar. Üzülerek ifade etmeliyim ki beğenemediğim bir bölümdü. Sadece tarihsel meseleler kötü bir anlatımla sunulmuş. Mevlana ve çevresine yer verilirken Konya şehri etraflıca neden anlatılmamış, hala anlamam. Bu noktada Konya yerine belki Edirne şehri anlatılabilirdi. Tabi bu benim görüşüm. Konya geride kalırken sıra Bursa’ya gelir. Burada da anlatılan sayfa sayısını yetersiz buldum, Bursa daha fazlasını hak ediyordu kanımca. Bu bölümde de Konya’da olduğu gibi tarihsel kişiliklere, onların hayatlarına girer gibi oluyor yazar ama bereket versin hemen topluyor anlatımı. Ben daha çok şehri anlatmasını bekliyorum. Musiki ve mimari anlatımı yine aklımdan kalan hoş detaylardan. Bursa’dan da İstanbul’a doğru uzanıyoruz. Zira İstanbul kitapta en fazla hacim kaplayan şehir oluyor. Ama yazarımızın aynı hastalığı yeniden nüksediyor, şehri ve kültürünü anlatmak yerine yukarıda üstünde durduğum şeyleri tekrar tekrar farklı kahramanlarla/olaylarla anlatıp duruyor. Şehir, bu bölümde de hak ettiği anlatıma ulaşamıyor ve böylece kitap bu minvalde bitiveriyor. Son tahlilde; Tanpınar gibi “çaplı bir aydından” beklediğim tabi ki “gezelim-görelim” cinsinden bir metin değildi. Entelektüelliği yüksek, yer yer kendi hatıraları ve musiki, mimari, kültür, güzel sanatlar, tarihi vesikaların olduğu, fakat şehirlerinde onun gözünden ve kaleminden süzülerek bizlere katıksız geldiği bir kitabı hayal etmiştim. Zira bu eser sindirilerek okunması gereken bir eser olduğu için yazar dengeyi korusa imiş naçizane daha güzel olurmuş diye düşünüyorum. Son kertede, okunmasını ve raflarda başucu kitabı olarak bulunmasını haddim olmayarak tavsiye ediyorum. Keyifli Okumalar.

Beş ŞehirAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201911,4bin okunma

·

4 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

AB