Serenad'dan sonra, Zülfü Livaneli'nin okuduğum ikinci kitabıydı. Olayların akışı, üslubu ve dili fazla söze ne hacet cinsinden. Fakat söz konusu hikaye beni pek fazla etkilemedi. Hatta başlıkta belirttiğim gibi çoğu kısımda hayal kırıklığına uğradım. Serenad'da birçok meselede bilgi sahibi de olurken, bu hikayede Beyaz Rusya'nın kışlarının beyaz olması dışında neredeyse herhangi bir kültürel bilgi de göremedim. Bununla birlikte, toplumumuzun gerçekten hassas olduğu meselelerle ilgili sergilenen bazı yaklaşımlar gerçekten rahatsız edici. Örneğin; bir yerde kendisine yardım ettiği insanın duasına ihtiyacı olmadığını, Allah için yapmadığını ifade ederken, diğer tarafta iki kadının öpüşmesini ibadet eden müminlere benzetmesi bence büyük bir saygısızlık. Dinsiz bir kişiliğe sahip olan karakter, bu durumu bazı yerlerde saçma sapan konularla(kendisine dua edilmesi vb.) açıklamış. Elbette hikayeden etkilenenler de olacaktır. Aslında hiçbir kitap zaman kaybı değildir ama bazı insanların kendi karanlık dünyalarını fikir özgürlüğü altında bu şekilde dayatmaya çalıştıklarını hissedince yazdıklarını okumak da zaman kaybına dönüşüyor. Keyifli okumalar.