Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ilginç bir hikaye
Birkaç yıl önce Brüksel’de yaşayan bir kadından bir mektup aldım. Mektupta bana bir arkadaşının, çocukluğundan beri tanıdığı bir erkeğin öyküsünü anlatıyordu. Bu adam 1940 yılında Belçika ordusuna yazılmış. Aynı yıl, ülkesi Almanların eline geçince adam tutuklanıp bir savaş tutsakları kampına konulmuş. 1945 yılında savaş bitene kadar da kampta kalmış. Tutukluların Belçika’daki Kızılhaç görevlileriyle mektuplaşma hakları varmış. Bu adama da rasgele bir mektup arkadaşı verilmiş: Brükselli bir Kızılhaç hemşiresi; ondan sonra beş yıl boyunca bu adamla kadın her ay birbirlerine mektup yazmışlar. Zaman geçtikçe yakın arkadaş olmuşlar. Bir gün gelmiş (bunun ne kadar zaman aldığını tam bilemiyorum) aralarında arkadaşlıktan öte bir şey gelişmiş olduğunu fark etmişler. Yazışmaya devam etmişler, her mektupta birbirlerine daha da yakınlaşıyorlarmış, sonunda birbirlerine aşklarını itiraf etmişler. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Birbirlerini hiç görmemişlermiş, bir dakika bile birlikte olmamışlarmış. Savaş bitince adam özgürlüğüne kavuşmuş ve Brüksel’e dönmüş. Hemşireyle buluşmuşlar ve ikisi de hayal kırıklığına uğramamış. Kısa bir süre sonra da evlenmişler. Aradan yıllar geçmiş. Çocukları olmuş, yaşlanmışlar, dünya eskisinden biraz farklı bir dünya olmuş. Oğulları eğitimini Belçika’da tamamlamış ve lisansüstü eğitimi için Almanya’ya gitmiş. Oradaki üniversitede genç bir Alman kadına aşık olmuş. Annesiyle babasına mektup yazarak o kadınla evlenmek istediğini bildirmiş. Her iki aile de çocuklarının bu kararına çok sevinmiş. Aileler buluşmaya karar vermişler ve kararlaştırılan günde Alman aile, Belçikalı ailenin Brüksel’deki evine gelmiş. Alman baba salona girip de Belçikalı baba onu karşılamak üzere ayağa kalktığında iki adam göz göze gelmişler ve birbirlerini tanımışlar. Aradan yıllar geçmiş olmasına karşın her ikisinin de karşısındakinin kim olduğu konusunda en ufak bir kuşkusu yokmuş. Hayatlarının bir bölümünde birbirlerini her gün görmüşlermiş. Alman baba, Belçikalı babanın savaş sırasında tutsak olarak bulunduğu kampta gardiyanmış. Bana mektup yazan kadın, bu iki erkeğin aralarında bir düşmanlık olmadığını da hemen eklemişti. Almanların rejimi ne kadar korkunç olursa olsun Alman baba, Belçikalı babanın kendisinden nefret etmesine neden olan hiçbir şey yapmamış o beş yıl boyunca. Öyle olmuş ki bu iki adamın aralarından şimdi su sızmıyormuş. Hayatlarının en büyük sevinci, müşterek torunlarıymış.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.