Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

639 syf.
10/10 puan verdi
Yıl 1953... Tuna'dan gelen buzların Boğazı kapladığı dondurucu bir İstanbul kışı. Serencebey'de bir evde kat kat ceket giyerek, ellerinde eldivenle bir adam bir şeylerle uğraşıyor, ne ola ki? Adı Kemal Sadık Gökçeli. Sobalarına odun almak içinde yetmiyor parası. Serin bir İstanbul kışının kurtuluşu ellerindeki eldivenle yazdığı kitap oluyor. Para için yazılan bir kitabın Kemal Sadık Gökçeli'yi dünyada tanınacak bir yazar haline getireceğini o zamanlar kim bilebilirdi ki? İmzasını dahi koymak istemiyor kitaba para için yazdım diyerek. Romanında tasvirlere bolca yer verdiği için çıkarmasını istiyorlar bazı yerlerini. Ama tavizsiz haliyle kabul etmiyor. En sonunda ne tasvirler çıkıyor ne de kitap onun adından mahrum kalıyor. Ve işte destansı İnce Memed, Yaşar Kemal adıyla Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmeye böyle başlıyor. 1955 yılında ise iki cilt olarak yayımlanıyor. Devam eden yıllarda Ahmet Hamdi Tanpınar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Nurullah Ataç, Reşat Nuri Güntekin ve Suut Kemal Yetkin'in olduğu jüriden Varlık Roman Armağanı payına düşüyor İnce Memed'in. 1957'de ilk kez Bulgarca'ya çevriliyor roman. 1959'da Nazım Hikmet çevirisiyle Rusça'yla buluşuyor, Edouard Roditi ve eşi Thilda Kemal'in emekleri ile de İngilizce'ye kazandırılıyor. Gel zaman git zaman bizim İnce Memed kırkı aşkın dile çevriliyor. Memed'in öyküsü 1987'ye kadar sürüyor. Toplam 4 cildi ile Türkiye'ye kazandırılmış mecbur adamın başkaldırı efsanesi, soğuk bir kıştan çıkıp, hikayesi ile içimizi ısıtmaya işte böyle günümüze kadar değer üstüne değer koyarak geliyor. Kim midir bu mecbur adam? Kim midir İnce Memed? O vakit Yaşar Kemal'e ışık olan bu adamdan bahsetmek zamanıdır şimdi. (Serinin tamamını içerir.) (Kitap hakkında bilgiler içerir. Spoiler mevcuttur.) ••••••••••••••••••••••BAŞKALDIRI••••••••••••••••••••••• Memed çocuktur daha. Gariban anasıyla Değirmenoluk köyünde Abdi Ağa'nın tarlasında çalışan yalnız köylülerdir ikisi de. Dikenlerle dolu tarlada Abdi Ağa'nın hayvanlarını güder. Zalimdir Abdi. Hem anasını hem kendisini çok döver. Sonunda Memed'in canına tak eder. Kaçacaktır. Tüm köyün hayali Memed'de birleşir, bambaşka bir köyde bulur kendini. Ah o Süleyman Emmisi ne iyi adamdır. Yanında bir ömür kalmalık. Ama Memed ya bu işi zorluklara göğüs germektir. Bulunur kaçtığı yerde de. Dayaklar, zulümler... Yaşar Kemal gibi bir zorlu kışta Memed'le anasının başından geçer ağalarının cezasıyla. O zamanlarda yerleşir Memed'in gözlerine o çelik parıltı. Ne zaman bir haksızlık, adaletsizlik görse, bakarsanız Memed'in gözlerine, görürsünüz her daim o parıltıyı. Yıllar geçer kasabaya gider Memed arkadaşıyla. Kasaba yaşamak istediği yerdir. Ne ağa vardır ne haksızlık. Sevdiği kızı da alıp kaçıp kurtulmaktır tek istediği. Abdi Ağa orda da çıkar karşısına. Ve ilk başkaldırı ile Memed'i dağlara revan edecek tohum orda filizlenir. Memed dağlara, Hatçe adaletsizlik içinde adalete teslim olmuştur. Dağlarda eşkıya yolunda yürümek Memed için tek çıkar yoldur. Anası ve Hatçe'nin çektikleri Memed'le Abdi Ağa'yı karşı karşıya gelmeye mecbur bırakmıştır artık. Kader, Memed için Abdi Ağa'nın adaletsizliğine başkaldırmakla yazılır. Zulme sessiz kalmayan onurlu bir insanın hikayesi Değirmenoluk'tan tüm Çukurova'ya yayınlana dek sürüp devam edecektir. Memed ile Hatçe'nin sevdası ise bu sayfalar arasında saklanıp, bir ömür Memed'in gözlerindeki parıltıya eşlik edecektir. Kalbimde ise kitabı okurken dinlediğim bu türkü her vakit onları anımsatacaktır. youtu.be/NPLjgd4euEs •••••••••••••••••••••••••ARAYIŞ•••••••••••••••••••••••••• <<"Uğraşmak, dövüşmek, canını kanını vermek... Boş yere... Uğraşmak haktır..." Kafasındaki bu soru onu gittikçe çökertiyordu. " Uğraşmak, hiçbir şey değilse uğraşmak, nasıl hak olur?">> Uğraşmak ne içindir? Uğraştıktan sonra yinelecekse yapmanın bir anlamı var mıdır? Memed bir kaçaktır artık. Peşinde askerler, aklında türlü düşünceler. Sürekli "Abdi gider, Hamza gelir, Hamza gider başkası..." diyerek bir yol aramaktadır. Ne olacaktır? Aklında gideceği tek yer vardır. Vayvay Köyü... Koca Osman'ın yanı. Koca Osman ki onu " Şahinim!" diye sever. Köyden kimseler bilmez eşkıya İnce Memed köylerindedir. Ali Safa Bey göz dikmiştir Vayvaylıların topraklarına. Cesaretten yoksun köylü onun haksızlıkları altında inlemektedir. Koca Osman Memed'in varlığından alır cesareti. Ki cesaret bulaşıcıdır, yayılır her bir köylüye. Ali Safa Bey'e direniş Vayvay Köyünde bu adımla başlar. Koca Osman'ın heyecanı şüphelendirir köylüyü. Yerini belli etmeden gitme vakti gelmiştir Memed'in, geride bu habersiz gidişten buruk bırakarak Koca Osman'ı. Köyüne gider. Köylü kızgındır ona. Abdi gitmiş Hamza gelmiştir. Hamza ise Abdi'den beterdir. Köyü de aradığı cevabı verememiştir Memed'e. Bir kuşu öldüremeyecek olan, bir karıncayı incitemeyecek olan Memed üstündeki tüfeğiyle, fişekleriyle kendisine bile yabancıdır. Yaralanıp döner Koca Osman'a. Seyran'ın güzelliğiyle de o dönüşünde karşılaşır. Bu büyülü güzellik dillere destan olmuş yağız atı bile uysallaştırıp ona boyun erdirmiştir. Hayat güzeldir onların yanında. Ama Koca Osman'ın, Kamer Ananın, Seyran'ın gözündeki sitem cevap bulamasa da sorularına, getirip Değirmenoluk'tan gözüne o çelik parıltıyı yerleştirir. Ali Safa Bey'de, Hamza'da gariban köylüye yaptığını ödemelidir. Memed için dağlara yol alma zamanı çoktan gelmiştir. ••••••••••••••••••••BÜYÜLÜ KİTAP•••••••••••••••••••• Bir haber duyulmaktadır kasabada ve tüm köylerde. Duyan şaşkın, duymayan şaşkın... Seven üzgün, sevmeyen üzgün... "İnce Memed öldürüldü!" diye inlemektedir Çukurova. Kasabadaki ağaları saran korku, "İnce Memed bize de gelecek." düşüncesi yerini bu haberle ferahlığa bırakmaktadır. Seyran boynu bükük, gördüğü bir çift kara gözün sevdasında yanmaktadır. Karakol duvarı önündeki cesetler arasında var mıdır ki Memed? Hürü Ana bir yiğit kadın. Dağ demez, tepe demez aşar yolları, varsa bir çaresi bu onulmaz dertlerin, evliyalar güzeli Anacık Sultan'dadır diyerek varır kapısına. Memed öz oğlu olsa ancak bu kadar sevebilirdi onu. Anacık Sultan hazırdır, daha Hürü Ana yanına varmadan. Bilir ki keramet kendinde değildir. Keramet toprakta, çiçekte, böcekte, insandadır. Memed için bir şifa varsa ancak böyle bulunacaktır. Yağız at göklerden mi inmiştir, göklere mi yükselecektir? Nerden çıkıp gelmiştir? Memed'in en asil yoldaşı bu güzel attır. Hürü Anayı yollara düşürüp Memed'e kavuşturan da bu at olmuştur. Müjdedir Memed, Hürü Anaya, Seyran'a ve Çukurova'ya. Tek niyeti Seyran'la Hürü Anasını alıp çekip gitmektir bu dağlardan. Zaten hiç mi hiç eşkıyalığa uyamamıştır kalbinin yumuşaklığıyla. Ama içinde bir kurt vardır bazılarının. Onunla yaşarlar. O kurt yitip giderse insanlık çok şey kaybedecektir. Memed o kurdu öldürebilecek midir içinde? Haksızlık gördüğü zaman yüzünü çevirip gidebilecek midir? Abdi Ağa'ya kaldırılan baş aslında tüm zulme ortak bir başkaldırı değil midir? Memed hayalindeki portakal bahçelerinin olduğu evde denizi seyrederek rahatça oturabilecek midir, köyünü ve nice aynı dert içindeki köyleri bırakarak? •••••••••••••••••••••MEMED'LER•••••••••••••••••••••••• Deniz kokar. Tuz ve yosunun yoğunluğu burna dolan kokusuyla kokar. Deniz görmemiş bir insan, hele bir denizin karşısına geçiversin işte o vakit kendinin bir nokta halinde olduğu anlar koskaca dünyada. Memed, Seyran'la portakal ağaçlarının olduğu evinde İnce Memedliğin olmadığı bir hayatta huzurun nefesini duyar ilk kez. Beyaz evleri uzaktır köyünden. Ne adı ne sanı bilinir oralarda. İnce Memedlik Ferhat Hocaya emanet kalmıştır. Ama gel gör ki insan nereye giderse gitsin içindeki düşünceleri aynıysa, gitmek çözüm müdür? Kaçılan şeyler başka bir surete bürünüp her yerde bulmaz mı insanı? Ve zulüm her yerde bambaşka bir insan kılığına girip dolanmaz mı dünyada? İnsanlar o kılığa girmekten hicap etselerdi zulüm kalır mıydı ki? Memed'dir bu, Değirmenoluk'ta yerleşmiştir gözüne adaletin çelik parıltısı. Ne Seyran ne Hürü Ana ne de hayalleri gözüne görünür mü karşısında bir haksızlık olduğu vakit? Zeki Nejad için parlar bu kez de o gözler. Kimseler duramaz o öyle olunca önünde. Yollarının her daim döndüğü yer yine kucak açacaktır ona. Çukurova'nın adım basılmamış dağları kışıyla baharıyla evi olacaktır. Memed’in kim varsa korumak istediği, sevdiği kendisiyle aynı eziyeti görür. Zaten bilir Memed bir gün ölüp gidecektir, bu kurşun yağmurları arasında. Ama yaşamı dahi bir işe yaramalıdır. Bayramoğlu yiğitliğinde, Anacık Sultan safiyetinde toplayarak cesaretini son bir adım atacaktır. Bugüne dek emeğini verdiği yolunun son taşını Hürü Anasının ellerini öpüp yollarını dağlara çevirerek koymak boynunun borcudur. •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Hey gidi Torosların şahini İnce Memed geldik yolun sonuna... İlk kitapla Memed'i tanımak yoluna çıktım ve belki serinin en akıcı kitabı da ilkiydi. Ama ikinciyi daha çok sevdim. Memed'in bocalayışı, aklının ikilemi arasında kalışı ve düşünceleri daha çok iz bıraktı bende. Üçüncü kitap için en büyük eleştiri yaklaşık 250 sayfa Memed'in kitapta olmayışı idi. Ağaların psikolojileri derinlemesine incelenirken malesef fazla uzatmalı bölümler bir hayli sıktı. Dördüncü kitap veda kitabıydı o yüzden kıymeti ayrı oldu. Heleki 21. ve 22. bölümler nefes kesicisiydi. Lakin kitaba en büyük eleştirim üçüncü kitapla başlayıp dörtte gittikçe abartılan dini değerleri küçümseyici ve saygıdan yoksun kısımlardı. Adem ile Havva tasviri için Hürü Ana ağzıyla söylenen öyle laflar ve bazı karakterlerin sapıkça düşünceleri var ki herkesin kabullenebilmesi mümkün değil. Kitabı bu şekilde ele alsam üzgünüm verdiğim puanların hiçbirini vermezdim. Değerlendirmelerim ve puanlarım edebi değerine oldu. Çünkü edebi değeri oldukça kıymetli eserler her biri. Karakter zenginliği olsun, konu bütünlüğü olsun, verilmek istenen mesajlar olsun hepsi oldukça kaliteliydi. Yaşar Kemal gibi halkı bilen bir insan bence bu kısımların hoş olmayacağını bilerek fazlaca bu değerleri kullanması hoş değildi. Tasvirlerle dolu bir kitap kimine sıkıcı kimine değil ama öyle bir betimleme gücü var ki anlatılan her bir yer gözünüzün önünde canlanmaması mümkün değil. Van Gogh mektuplarında der ki "Canın istedi mi sözcüklerle resim yapabiliyorsun." İşte Yaşar Kemal'in betimlemeleri ancak böyle açıklanabilir. Bir nokta daha var ki dördüncü kitap boyunca onu aradım fakat yoktu. Nasıl değinilmedi şaşkınım. Bence çok önemli bir noktaydı ve cevapsız kalması üzücü oldu. Iraz'ın götürdüğü emanet nerde, diye kalakaldım. Son diyeceğim ise kitabın Türkiye'de çekilmiş filminin olmaması... İyiki yok diyenlerdenim. Bazı eserlere dokunulmaması onları daha kıymetli yapıyor bence. Yönetmen Peter Ustinov'un çektiği bir film var yurt dışında. Ama o ne denli güzeldir izlemediğim için yorumlamam mümkün değil. Bu uzunca incelemeyi bitirirken okuyan herkese teşekkürü borç bilirim. Okuyan gözlerinize sağlık efenim:) Herkese güzel okumalar dilerim...
İnce Memed 4
İnce Memed 4Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202115,8bin okunma
··
87 görüntüleme
Beyza okurunun profil resmi
Kitabın yazılışından tutup her bir kitabı tek tek incelemen, kendine dair yorumlarınla eleştirmen, paylaşman benim için çok değerli canım dostum. Emek kokuyor. Kitaba dair başlıkların da ayrıca hoşuma gitti. Ayrıntılı okumadım incelemenin bölümlerini, seriyi daha okumadığım için özellikle son kısımlardaki yorumlarını okudum. Çok güzel bir inceleme olmuş. Türküyü de dinledim. ''Ben seni gizli sevdim. Bilmedim alem duyar.'' Çok güzel... Güzel yüreğine sağlık Esram. ^_^
Esra Duran okurunun profil resmi
Sen ne güzel değer veriyorsun Beyzam, ne kadar anlam katıyorsun tüm güzelliklere:)♡ İnce Memed hakkında daha da uzatabilirdim o kadar değinmediğim yer var ki aslında. Özet gibi oldu her kitap için, spoiler olan yerler sadece sezdirmek amaçlıydı içindekilerin ufak dipnotları gibi. Okuduğun zaman seriyi seveceksin Memed'i:) Başlıklar her kitabın çağrıştırdığı hislerden çıktı:) Kitabın yazılış aşaması da kitap için önemliydi katmasam olmazdı. Emek vermek senin gibi güzel dostlarla paylaşınca anlamlı oluyor:) okuyan gözlerine sağlık dostum dostum:)) "Bahçada yeşil çınar" kitaba işledi yahu aklıma onlar geliyor nerde duysam:))
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.