Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Niçin güzele güzel diyemiyoruz?-Dücane Cündioğlu
Güzel'in güzelliğinin olumlanması, ne ilginçtir ki Türkçe'de genellikle, güzele mülkiyet talebiyle koşullanır. Mülkiyet altına alınamadığı, ele geçirilemediği, kendisine sahip olunamadığı takdirde güzel hakkında "ne güzel " yargısını dile getirmek neredeyse şeref-haysiyet meselesi haline gelir. " Güzele güzel demem" diye haykırır genç adam, ardından da hemen ekler: "O güzel benim olmayınca" İlk bakışta bu yabani bildiri, tek yanlı çiğ bir "bencil"liğin, hatta kösnül bir "bencil"liğin dışavurumu olarak algılanabilir. Sözün sahibi belki de uzanamadığı ciğere mundar diyen "düşükler" taifesindendir, belki de dudak büküp geçilecek hasetçiler cemaatinden, kim bilir? Oysa gerçek hiç de böyle olmayabilir, en azından, bu kaba ve yabanş görünen tutumda, yeterince özdeşim kurulablmesi şartıyla elbette, soylu bir ruh halinin dışavurumunu da görebiliriz. Şöyle ki: öncelikle bu sözün eril bir karakter taşıdığı konusunda kuşku yok gibi. Güzel dişi, güzellikse dişildir, algı böyle. Güzelin giüzelliğini onaylamaktan kaçınan kişi de bir er, bir erkek, yani sizin anlayacağınız "güzele güzel demem bildirisi, her şeyden önce, sadece erkekçe değil aynı zamanda erkeksi de. Sahip olmadığı, olamayacağı güzele güzel demeyeceğini söyleyen genç adam, kendince ahlaki bir bildirimde bulunuyor,çünkü beğenip beğenmemekten değil, aksine beğenisini açıkça dile getirmekten kaçınacağını vurguluyor; yani "güzeli güzel bulmayacağını" değil "güzele güzel demeyeceğini" söylüyor.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.