Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

576 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
KİME GÜVENECEĞİZ?
Değerli okurlar, uzun bir okuma maratonunun sonuna gelmiş bulunuyorum. Vedat Türkali'nin Güven'e kadar olan bütün kitapları bilindiği üzere benim edebiyat dersinde proje ödevimdi. Bu vesileyle bu ödevi bana veren Sema Hocamı da buradan tekrar selamlıyorum. 3-4 ayda tamamladığım bu okuma maratonunun esas amacı, yazar odaklı bir çalışma yürütmekti. Onun için kronolojik sırayla okumak, yazarın dilindeki değişimleri ve gelişimleri görmek açısından önemliydi. Ayrıca fikirlerindeki değişimleri tabii. Bu anlamda ben de belirli bir dönemde okumak istediğim bir yazarı(bunu sadece ödev için demiyorum), önce ilk kitabıyla başlayıp devamında kronolojik olarak okumayı öğrendim. Buradan okurlara da tavsiyemdir, tanımadığınız yazara ilk kitabıyla başlamak genelde iyi sonuçlar verir(bazı yazarlarda vermeyebilir, güvenmeyiniz). [Dikkat, Spoiler vardır, olacaktır!] Öncelikle kitap son derece akıcı. Ne 2 cilt halinde kalın olmasına ne de puntolarının küçük olmasına bakın. Bunlar çok önemsiz şeyler. Zaten günümüzde kalitesiz okur dediğimiz kitle her şeyden önce çıkıp ''yaa bu kitap kaç sayfa?'' diye soruyorsa(sanki tartıya çıkaracak) o işte bir keramet vardır. Bu durumda sorun o kitlenin zihniyetidir ve eminim ki bu kitap o zihniyeti değiştirecektir. Öte yandan bazı şeyler hakkında bilgi isteyen bir kitap bu. Yani onun için kronolojik sırayla okuyun diyoruz. Eğer ilk kitabı bundan okumaya başlarsanız biraz ağır gelebilir. Onun için hem yazarın dili açısından hem de işlenen konular anlamında Bir Gün Tek Başına başlangıçta idealdir. Kitabımıza artık dönme zamanı geldi. Güven kitabı, adından da anlaşılacağı üzere güven temalı bir roman. Peki ama neye güven? İşte kitabın sorusu da bu. En ufak bir muhalif sesin tek parti mafya iktidarı tarafından susturulduğu bir dönemde komünist olmak kolay mı? Böyle bir ortamda komünistler kime güvenecekler? Ya da gerçekten güvendikleri doğru kişiler, yerler mi? Kitap boyunca anlatılan temel sorundur bu. Turgut, Halil, Kemal gibi birkaç arkadaşın örgütlenip gizli TKP'yi araması kitabın ana eksenine oturur. Bu arkadaşların her biri farklı kişilikler barındırır. Denebilir ki kitabı zenginleştiren, Türkali farkını ortaya koyan, kitabı basit toplumculuktan ayıran çizgi budur. Bu arada iki cilt için genel konuştuğumu da ekleyeyim. Yani, Türkali'nin toplumcu bir çizgi inşa ederken, Türk toplumunun sınıflarını ele alırken o sınıflara özgü karakterlerle romanı inşa etmesi bence büyük bir edebi devrimdir. En başta, bireyci-toplumcu anlayışını yıkmıştır. Esas romanda ikisinin de olması gerektiğini, hiçbirini ihmal etmemek lazım geldiğini bize göstermiştir. Dolayısıyla kitapta en beğendiğim unsur da bu farklı sınıflardaki bireylerin olaylara kendi açılarından sundukları yaklaşımların kitapta verilmesiydi şüphesiz. Turgut, kitabın ana karakteri olarak öne çıkmış bir komünisttir. Olaylara yakın arkadaşı Halil gibi aşırı coşkuyla yaklaşmamakta ama yer yer romantik bir bakış açısıyla gelgitler yaşamaktadır. Tıpkı Bir Gün Tek Başına'daki Kenan karakteri gibi. Gerçi onun iradesi biraz daha zayıftır. Halil'den bahsederken de biraz olaylara aşırı tepki vermesine, coşkularına yenik düşmesine değindik. Bu, onun için kitap boyunca büyük bir dezavantaj olur. Aslında onun şahsında ifade edilen peşin hükümlülük, sorgulamadan devamlı başkaldırı Türkiye solunun büyük bir sorunudur. Öne çıkan bunlar olduğu için diğer arkadaşlara fazlaca değinmeye gerek yok. Yalnız bu arkadaşlar Türkiye'nin sıkıntılı bir döneminde(İkinci Dünya Savaşı yılları) yasal olmadığı için gizli kalan Türkiye Komünist Partisi'nde bir an evvel mücadele etmek istiyorlar, bu konuda kendilerine yol gösterecek bir rehber arıyorlardır. Söylemeye gerek yok ki bu rehber de Rahmi Usta adlı tecrübeli bir işçi olacaktır. Rahmi Usta yalnız biraz çekingendir, onlara partiyi söylemez. Çünkü parti içinde sıkı sıkıya herkesin bağlı olduğu desantralizasyon ve gizlilik ilkesi vardır. Desantralizasyon, merkezileşmenin kaldırılması demek. TKP için siyasetteki anlamı ise sınıf merkezli siyasetten daha esnek, özellikle Türkiye'deki iktidarı barışçı çizgiye çekmek biçiminde anlatılan Komintern kararıdır. TKP, kendisi için alınan bu kararı ne dereceye kadar uygulayabilmiştir? Getirisi, götürüsü ne olmuştur? Bu karar doğru bir karar mıdır? gibi sorular yazarın bizi düşünmeye sevk ettiği konulardandır. Gizlilik ise partili kimliğini saklamak, en yakın arkadaş ya da parti içindeki bir dosta bile kapalı durmaktır. Bunun da parti üyelerini yalnızlaştırdığı, çürümeye bıraktığı gibi eleştiriler var ki biz kitabı okurken yine bunları da düşüneceğiz. Rahmi Usta şüphesiz yılların partilisi, kıdemli bir komünist. Yazar onun karşısına bir de Sahir Hoca karakterini koyar ki aralarındaki ilişkiden, çatışmalardan ve farklılıklardan aynı zamanda Türk aydınının da sorunlarını yansıtabilsin. Çünkü Sahir Hoca da en az onun kadar komünist olan, olaylara hep felsefi bir yaklaşımla bakan, devamlı sorgulayan ve işçi olmasa da, tecrübeli değilse de Rahmi'den daha bilgili bir felsefe öğretmenidir. Bir de ara sıra aydın bunalımlarına girmese dört dörtlük komünist olurdu. Fakat ne yapalım ki Türkali'nin vazgeçilmez konularından biri de bu. Bir taşla kaç kuş vurmak istemiş yazar görüyorsunuz. Turgut'un ilişkileri de önemlidir kitapta. Bu ilişkiler özellikle sınıflar arasındaki geçişkenliği vermesi bakımından önemlidir. Turgut'un yer yer kavga ettiği, ama sıkı sıkıya bağlı olduğu ve fakat buruk bir acıyla ayrıldıkları kızdır Necla. Necla aslında burjuva sınıfı kökenli olmasına rağmen sevgilisi Turgut'un fikirlerinden etkilenmiş, komünist olmuştur. Hapse falan da girer ikinci ciltte. Necla'nın önemi, onun şahsında Türk burjuvazisinin yansıtılmasıdır. Necla'nın babası Eşref Bey o yıllarda CHP'nin üst düzey bir bürokratı, aynı zamanda zengin bir varsılıdır da. Onun gibi milletin sırtından geçinen akraba ve çevresinden Hüsnümelek Bey, Galip Bey gibi karakterlerle karşılaşınca Eşref Bey'e şükrederiz. Adam gene de bir nebze solcuymuş deriz. Ben öyle dedim. Halbuki hepsi Türkiye pastasını dilimlemişler, kendilerine ayırdıkları büyük parçaları da nasıl mideye indiririz derdindeler... Hüsnümelek ve Galip çareyi kapağı Almanlara atmakta buluyorlar. Onlar o yıllarda süper güç. Rusya'nın içine kadar ilerlemişler. Diyorlar ki biz Almanya'ya güvenirsek sırtımız yere gelmez. Evdeki hesap çarşıya uymuyor tabii. Eşref Bey öngörülü adam olduğu için bunlara kapılmıyor fakat Türk burjuvazisi çok umutlu Almanlardan. Başbakan Refik Saydam'ın kaza süsü verilerek ortadan kaldırılması(kendisi Almanlarla ilişkilere pek sıcak bakmıyor da, ölümü şüpheliymiş), onun yerine Alman yanlısı fırıldak Saraçoğlu'nun başa gelmesi bu umudun ölçüsünü biraz kaçırmış oluyor. Nitekim hesapsız davrananlar savaşın sonuna doğru Almanlardan yüz çeviriyor(Galip Bey gibi), koşulsuz şartsız Almanlara güvenenler ise(Hüsnümelek Bey gibi) ya iflas ediyor, ya da büyük yıkıma uğruyorlar. Savaşın bitimi de Türk burjuvazisinin kendini Soğuk Savaş ortamına hazırlaması demek oluyor. Almancılar bu kez Amerikancı oluyor, İngilizci oluyor. Lakin değişmeyen tek şey: Komünistlere karşı alınan tavır. Savaştan önce de sonra da en büyük bela komünizm. Devletin bunun için ''derin devlet'' gibi gizli örgütlenmelere, istihbarat birimlerine olan gereksinimi de çok fazla. İşte kitabın ikinci cildinde devletin bu yüzüne de şahitlik ediyoruz. Gelsin işkencelerle ölen insanlar, hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği muameleler... Tüm bunları okurken böyle bir ortamda milliyetçilik yapmak, hele hele böyle bir devleti savunmak tiksinç geliyor insana. Üstelik ayakta uyutulan nice milliyetçiler de o muameleleri okuyunca bakalım ne düşünecekler? Lütfen onlar da okusun. Devlet fetişizmi ile Tanrı fetişizmi çoğu yerde atbaşı gider. İki anlayış da her şeyden önce insanı, yani vicdanları ve gönülleri unuttuğu için, onları bunlardan azade bir toplam olarak gördüğü için çok zararlı şeylerdir. Üstelik insanın irade ve hürriyet arayışını hesaba katarsak çok da insan doğasına uygun şeyler değildir. Bunlar benim kitaptan yola çıkarak edindiğim bazı fikirler. Tabii taktir gene okuyucunundur. Kitap hakkında söylediklerimi artık toparlamam lazım, saat geç oldu. Kitabı sadece bir TKP kitabı olarak okursanız hata edersiniz. Evet TKP'ye yönelik eleştiriler sıralanıyor, yöneticilerinden ve faaliyetlerinden bahsediliyor ama bu aynı zamanda bir dönem romanı. Yani sadece TKP değil, Türkiye'nin o anda bulunduğu durum hakkındaki bilgiler de çok detaylı(Bu arada TKP hakkında sıraladığı eleştirileri de kimi yerde çok haklı bulurken kimi yerde gene araya liberallik sıkıştırıp Kürt siyasi hareketini yücelten şeyler katmış, Doktor Nurettin olayı gibi. Fakat Tek Kişilik Ölüm'de esen liberal rüzgar burada pek yok, çünkü TKP'nin bizzat içinden bu eleştirileri yapmak yazarı bir nebze olsun duraklatmış. Bazen metnin şartları da yazarı kısıtlayabilir). Bu bilgilerden biri de örneğin Türk burjuvazisinin durumuydu. Dahası devletin durumu. İşte tüm bunlar için bence Güven çok başarılı, hatta yazdıkları içinde sıralamanın en üst yerindeki kitap diyebilirim. Dilinden girişte de biraz bahsettim. Gayet kolay, anlaşılır, akıcı bir üslubu var. Kesinlikle uzun ve ağdalı cümleler yok. Tek Kişilik Ölüm okuduklarım arasında dili en ağır olanıydı. Ancak bunun dili çok basit. Yine de teknik olarak ve edebi olarak çıtayı hep üstte tutmuş. İç monologlar tabii bu zenginliğin en büyük kaynağı denebilir. Yine de diyeceğim şu ki Türkali'ye bundan başlamak okuyucu için çok iyi olmaz. Önce diline alışması lazım, iç monoloğu anlayabilmesi lazım. Bundan da girişte bahsetmiştim sanıyorum. İncelemenin sonuna nihayet gelebildim. Kitapla ilgili söyleyeceklerim bu kadardı. Tabii yazarın bu kitabıyla Türkiye'deki pek çok meseleye değindiğini de söylemeyi unutmayalım. Dolayısıyla üç aşağı beş yukarı hitap ettiği okuyucu da bu meselelerle ilgisi olan okuyucu olacaktır. İyi okumalar diliyorum, esen kalın.
Güven
GüvenVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 2015732 okunma
··
173 görüntüleme
Sadece Sıla okurunun profil resmi
Ellerine,yüreğine sağlık o kadar naif yorumlamışsın ki...🙏
Arda Çolakoğlu okurunun profil resmi
Sağolun, teşekkürler.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.