Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nisan Ayı Hikaye Etkinliği - Sevgi Her Acının İlacıdır
Bir çift gölge gördüm önce. Ya da ben öyle zannediyordum. Bu aralar gerçekle sanalı karıştırır olmuştum. Gecenin zifiri karanlığında sokak kedilerinin öncülüğünde bir yerlere gidiyordum. Korkuyor muydum? Evet! Hem de iliklerime kadar... İnsan şu yeryüzü dediğimiz can telaşasından ne beklerdi ki? Ne isterdi ki? Kimsenin vebali olmak istemiyordum da. Sokak öylesine sessizdi ki ayakkabılarımın çıkardığı ses, o saatte ayık olan tüm gözlerin üzerime çevrilmesine yetiyordu. Sanki her şey üst üste geliyor ve cezamı mahşere kalmadan burada çekecekmişim hissine kapılıveriyordum. Herkes için çizilen kader bana da oyunumu oynatıyordu. Bu oyundan galip çıkabilecek miyim? O kadar güçlü ve sabırlı olabilir miydim?? Sanırım bunu zaman gösterecek. Ah o erken gelen ölüm! Ya da ölümler mi demeliydim. Her şey babamı kollarımın arasında yitirmemle başlamıştı. Daha 2 hafta öncesine kadar oysa ki yaşantım tatlı romantik bir dizi kıvamında yer yer sevinç, yer yer kazanç, yer yer mutlu birliktelikler, yer yer üzüntü ve bazende gırgır şamata ile akıp geçiyordu. Ne olduysa o kazadan sonra oldu. Benim dostum, sırdaşım, her şeyimi paylaştığım, her zaman bana omuz veren, mert ve yiğit, dağ gibi yıkılmaz ve sarsılmaz bildiğim -dost canlısı- babam bir anda sanki bir kapıdan çıkıp diğer kapıdan gelecekmiş gibi aramızdan çıktı ve geri gelemedi. O benim biricik babam, başkasının dostu, eşi, sırdaşı, sevecen dayısı, gönül insanı, sokağımızın ambulansı gibiydi. Sanki bana bir oyun oynuyor ve oyunun sonunda işte ben geldim diyecekti. Keşke bir oyun olsaydı! Benim kullandığım arabada babam, oğluna olan aşırı güvenden ötürü emniyet kemerini takmamış karşı taraftan hatalı bir şekilde yalpalayarak gelen adamın sorumsuzluğunun cezasını babam çekmek zorunda kalmış, oturduğu yerden sert bir darbe almış ve avuçlarımın içerisinde çaresiz bir şekilde ruhunu hakka teslim edişine şahit olmuştum. Sanki bir yarım yitip gitmişti. Bu benim için belki de büyük bir travmanın başlangıcıydı. O günden sonra neyin rüya, neyin gerçek olduğunu artık ayırt edemez olmuştum. Her gece rüyamda babamla güzel birliktelikler geçiriyor. Mutlu anlar yaşıyor, hep o masum gülümsemesiyle birlikte oluyordum. Adeta melekut aleminden bana gülümsüyordu. Uyandığım zaman kısa bir süre işte evet babam ölmemiş diyor birkaç saniye süren hoş anılar yerini derin bir keder ve sessizliğe bırakıyordu. Biliyorum her ölüm erkendir ama bu çok erken olmuştu. Daha yapılacak çok hayalimiz vardı. Şimdi ben kimlere fısıldayayım sırlarımı babam!!! İki gün sonrasında ise yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen en sadık dostum Mustafa, hızla ilerleyen habis ur neticesinde gül gibi erkenden solup gitmişti. O Mustafa ki bana olan sevgisinden ötürü yeni işyeri çok uzak olmasına rağmen, bizim sokaktan ayrılmayan, eşinin “O’nu mu daha çok seviyorsun yoksa beni mi?” şeklinde sorularına maruz kalan, tek oğluna benim ismimi veren, benimle görüşmediği gün kendisinde eksiklik hissettiğini söyleyen, birlikteyken zaman mefhumunun ortadan kalktığı insan, küçükken aynı kıza aşık olduğumuz zaman birbirimize olan nezaketimizden kızın yanında bir daha görünmemeye çalışan dost, elinde bir simiti bile olsa benimle paylaşan sırdaş, her kötü anımda yanımda beliriveren hızır, yani tam bir sevgili insan. Bizim için bu yeryüzü bir imtihan yeridir biliyorum. Bunların üzerine birde evlilik hülyaları kurduğumuz sevdiceğim dediğim, iki gözüm, canımın içi bildiğim insan, bana bir sebep bile göstermeden beni terk etmesi, imtihanın orta yerinde tek kalemimin kırılması gibi tesir etmişti üzerimde. Yürüyordum... Aklımda kimseye açıklayamayacağım sırlarımla. İnsan sevmeden yaşayamaz. Yine de seviyordum, her ne pahasına olursa olsun kâinat penceresinde zerre miktar yer kapladığım bu dünyayı ve içinde yaşayan insanları. Babam “sevgi her acının ilacıdır” demişti. Elimden geldiği kadar elimi ve gönlümü açacağım işte. Yarın olacak ve ben o zalim patronun çıkıp karşısına diyeceğim ki.. Hani diyordun ya, varsa bir yiğit gelsin sizi kurtarsın diye. Evet ben varım. Ve var olacağım tüm zalimlerin karşısında. İşlerinden kovulan onca işçiyi kabulleneceğim. Onları babam misali karşılıksız sevgiyle yanıma alacağım ve tüm kayıplarını karşılayacağım. Ve uzun zamandır balkonunun yanından her geçişimde duygu dolu, saf ve temiz bir yürekle bana bakan, o gözlerinin içerisinde her karşılaştığımda yakaladığım ışıltıyı karşılıksız bırakmayacağım ve tekerlekli sandalyeye muhtaç kıza sevdiğimi söyleyecek, diz çöküp önünde evlenme teklifi edeceğim. ömer yaşar
··
10 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, gecenin içinde yürüken başlamış öykü, durum hikayesine dönüşmüş sonra. Bir iki olay bekledim o ara ama bu da olur tabii. Teşekkürler katkınız için etkinliğe
Ömer Yaşar okurunun profil resmi
Yine klişe olacak ama yine söylemem gerekir :) Asıl ben teşekkür ederim hem okuyup değerlendirdiğiniz için hem de bizlere bu fırsatı sunduğunuz için Erhan bey. Yani yazılarımın başlangıcı benim elimde oluyor ama devinimi ve gelişimi ile sonuçlanması o anki ruh halime göre şekilleniyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.