Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

BAŞIMA BU DERT GELDİ - Enbiyâ Suresi 83 ve 84
Enbiyâ Suresi 83 – 84. Ayetler : {Eyyûb'u da hatırla! Hani Rabbine şöyle niyazda bulunmuştu: 'BAŞIMA BU DERT GELDİ. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.' Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olsun diye duasını kabul ettik, başındaki derdi ortadan kaldırdık ve ona aile fertlerini yanı sıra bir mislini daha verdik!} وَاَيُّوبَ اِذْ نَادٰى رَبَّهُٓ اَنّ۪ي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَۚ Veeyyûbe iż nâdâ rabbehu ennî messeniye-ddurru veente erhamu-rrâhimîn(e) فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِه۪ مِنْ ضُرٍّ وَاٰتَيْنَاهُ اَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَذِكْرٰى لِلْعَابِد۪ينَ Festecebnâ lehu fekeşefnâ mâ bihi min durr(in)(s) veâteynâhu ehlehu vemiślehum me’ahum rahmeten min ‘indinâ veżikrâ lil’âbidîn(e) ---------------------------------------------------------------- Yani Eyyûb'un Rabbine niyazda bulunduğu zamanı hatırla. Ona "Eyyûb” adının verilmesi bütün hallerinde; varlıkta ve darlıkta, sıkıntıda ve bollukta Allah'a çokça dönüş yapmasından dolayıdır. Bu arada Hz. Eyyûb: "Bana merhamet et" dememiş de hitap adabını gözeterek: "Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” demiştir. Zaten Allah'a bağlılığın alametlerinden biri de musibet anlarında kulun halinin korunmasıdır. Bu konuda şu yorumlar da yapılmıştır: Allah'ın Hz. Eyyûb'dan: {اَنّ۪ي مَسَّنِيَ الضُّرُّ } "BAŞIMA BU DERTGELDİ” dediğini bildirmesi, sabırlı oluşunu ortadan kaldırmamıştır. Çünkü Allah, onun hakkında şöyle buyurmuştur: { اِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًاۜ } "Gerçekten biz onu sabırlı bulduk.” (Sâd, 38/44) Çünkü hallerinde galip olan sabır idi. Bu nedenle nadir olarak söylediği bir söz, halindeki galip durumu ondan alıp götürmemiştir. Bundaki işaret ise müminin galip olan halinin marifet veya Allah'a iman olduğu şeklindedir. Nitekim müminin bütün vakitlerini meşgul eden ve bir an bile ayrılmadığı husus budur. Nadir bir hatası ise kesintisiz imanının yanında ondaki galip vasfi zorlayamaz. * Hz. Eyyûb'un: "BAŞIMA BU DERT GELDİ” sözü ilahi takdire itiraz değil de aczini dile getirmek şeklinde olduğundan, sabır sıfatıyla çelişmemiştir. * Allah, ona bu sözü söyletmiş ki, onda bu ümmetin güçsüzleri için bir nefes alma imkânı bulunsun. Böylece onlar sıkıntı halinde feryat ettikleri zaman bu, sabır sıfatıyla çelişmemiş olur. * Hz. Eyyûb'un bu sözü şikâyet şeklinde değil, şükür niyetiyle olmuştur. Hz. Eyyûb şunu demek istemiştir: "Başıma, velilerine has kıldığın bu dert geldi. Eğer sen merhametlilerin en merhametlisi olmasaydın, bana bu özelliği vermezdin. Lakin sen, rahmetinle beni buna ehil kıldın.” * Bu sözü Eyyûb söylememiştir. Lakin bu söz, musibetin onun elinden feryat etmesinden ibarettir. Şöyle ki musibet onun arkadaşlı ğına dayanamamış ve onun elinden feryat etmiştir. Yoksa Hz. Eyyûb, musibetten dolayı feryat etmemiştir. - Bu ifadede istifham hemzesi mukadderdir. Yani: "Sen, merhametlilerin en merhametlisi iken hiç başıma dert gelir mi?” Tıpkı: { وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ } 'Bu, senin başıma kaktığın bir nimettir' (Şuarâ, 26/22) ayetinin: "Bu, İsrail oğullarını köleleştirmen, senin başıma kaktığın bir nimet midir?" anlamında olması gibi. * Hz. Cebrâil, Hz. Eyyûb'a gelerek: "Neden susuyorsun? " demiş, o da: "Ne yapayım?” demiştir. Bunun üzerine Hz. Cebrâil: "Musibetin ve şifan Allah katında aynıdır. O halde Allah'tan afiyet dile" deyince Hz. Eyyûb: "BAŞIMA BU DERT GELDi" demiştir. Buna karşılık olarak Allah da şöyle buyurmuştur: (فَكَشَفْنَا مَا بِه۪ ) "Bunun üzerine biz de kendisinde bulunan derdi ortadan kaldırdık. " * Bu ifadenin başındaki (فَ ) "f' harfi takip anlamındadır. Buna göre sanki Allah: "Hemen o anda ona afiyet verdik" buyurmuş olmaktadır. Bir de sanki şöyle buyurmuştur: "Ey Eyyûb! Eğer bundan önce de afiyet isteseydin, bu isteğini kabul edecektik. " * Bedeninden yiyen bir kurtçuk yere düşmüş ve Hz. Eyyûb onu yerden alıp yerine bırakmıştır. Bunun üzerine kurtçuk, onu öyle bir ısırmıştır ki artık sabrı tükenerek: "BAŞIMA BU DERT GELDİ" demiştir. Bu sırada kendisine şöyle denilmiştir: "Ey Eyyûb! Sen bizimle sabreder misin? Eğer senin saç tellerinden her birinin altında sabırdan şu kadar çadır kurmamış olsaydım, bir saat bile sabredemezdin. " * Hz. Eyyûb'u yiyen kurtçuklar, vücudunun üst tabakalarının hepsini yediler, sadece dili ve kalbi kaldı. Bu sırada bir kurtçuk diline, diğer bir kurtçuk da kalbine tırmanınca şöyle dedi: "BAŞIMA BU DERT GELDİ. Bana, kendisiyle senin zikrini yapacağım bir dil ile kendisiyle seni tanıyacağım bir kalpten başka bir şey kalmamıştı, Bana bu da kalmadığı zaman, yaşamam ve sabretmem mümkün olmayacaktır, " * Hz. Eyyûb musibetin gerekçesini anlayamadı. Bu nedenle Allah'ın, başına bu musibeti kendisini temizlemek için mi, edep dersi vermek için mi, cezalandırmak için mi, kendine yakın kılmak için mi, bir özellik olarak mı yoksa arındırmak için mi verdiğini bilemedi. Esasen Allah'ın dostlarıyla olan beraberliği zaten böyledir. * Hz. Eyyûb'a: "Allah'tan afiyet dile"” denilmiş, o da şöyle demiştir: "Ben yetmiş yıl nimetler içinde yaşadım. Bu nedenle, yetmiş yıl da musibette geçirinceye kadar bekleyeceğim. Bu süre geçince Allah 'tan afiyet dileyeceğim. * Rivayete göre Allah, musibeti üzerinden kaldırınca Hz. Eyyûb'a: "Musibet günlerinde karşılaştığın en ağır şey ne idi? " diye sorulmuş o da: "Düşmanların alay edip sevinmeleri" demiştir. * Öte yandan kıssasında yer aldığına göre; Hz. Eyyûb'un öğrencileri kalemlerini kırdılar, ondan yazdıklarını yaktılar ve şöyle dediler: "Eğer Allah katında bir merteben olsaydı, başına bunca musibeti getirmezdi." * Yine rivayete göre yanında eşinden başka hiç kimse kalmamıştı. Eşi, Hz. Yusuf'un zürriyetinden idi. Sadece kendisi Hz. Eyyûb ile beraber kalıp ona hizmet ediyor ve bakıyordu. -Bu kadının onunla beraber kalmasının sebebi, Hz. Yâkub soyundan olup musibet ehli olması idi. -Hz Eyyûb'un: "BAŞIMA BU DERTGELDİ" demesinin sebebi şudur: Şeytan, karısına gelip: "Eğer hastanın iyileşmesini istiyorsan bana secde et" dedi. Şeytan, kendisine insan kılığında göründüğü için kadın, onun İblis olduğunu bilemedi ve bunu Hz. Eyyûb'a bildirdi. İşte bu sırada Hz. Eyyûb: "BAŞIMA BU DERT GELDİ" dedi. -Hz. Eyyûb'un başına musibet gelince kavmi toplandı ve karısına şöyle dedi: "Bu hastayı şehrimizden çıkar. Çünkü biz, hastalığın bulaşıcı olmaşından, musibetinin bize zarar vermesinden ve hastalığının bize bulaşmasından korkuyoruz." Bunun üzerine karısı onu şehrin kapısına getirince bu kez de dediler ki: "Onu gördüğümüz zaman bize uğursuzluk getirmesinden endişe ediyoruz. Bu yüzden onu gözlerimizden uzak biryere götür. " Hz. Eyyûb'u alıp ıssız bir yere götüren karısı, şehre girip ücretle ekmek pişiriyor ve evlerde çalışıp aldığı ücreti ona götürüyordu. Ancak insanlar, kadının onun karısı olduğunu öğrenince kendisinden tiksinip bir daha onu çalıştırmadılar. - Karısının saç örgüleri ve kâkülü vardı. Hz. Eyyûb, kalkarken saç örgülerine tutunuyordu. Kadın, para bulamayınca saç örgülerini satarak parasıyla Hz. Eyyûb'a getireceği bir ekmek satın aldı. Bunun üzerine şeytan kendisine karısının fuhuş yaptığı, saçının da bu yolda kesildiği şeklinde vesvese verdi. Hz. Eyyûb da sezgisinin doğru çıkması halinde kendisini kırbaçlamaya yemin etti. Bu nedenle o kadının kalbindeki sıkıntı, Hz. Eyyûb'un bedenindeki sıkıntının tamamından daha şiddetli idi. * Bir rivayete göre ise karısı kaybolup şehre girmiş, bu sırada Allah Hz. Eyyûb'a şifa vermiş ve kendisi taze bir delikanlı olmuştur. Nitekim Allah onun kıssasında şöyle buyurmuştur: (اُرْكُضْ بِرِجْلِكَۚ هٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ ) "Ayağını yere vur. İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su. " (Şâd, 38/42) Karısı dönüp kendisini bulamayınca, onu bir yırtıcı hayvan yediğini ya da bir afete uğradığını sanarak ağlayıp feryat etmeye başladı. İyileştiği için tanımadığı Hz. Eyyûb, kendisine: "Kadın! Neyin var? " dedi. Dedi ki: "Burada bir hastam vardı, onu kaybettim. " Bunun üzerine Hz. Eyyûb: "Aradığın o kişi benim" dedi. * Yapılan kimi rivayetlerde ise Hz. Eyyûb başına gelen musibeti, yedi yıl yedi ay yedi gün yedi saat yaşamıştır. * Bir iddiaya göre de İblis karşısına çıkarak: "Eğer iyileşmek istiyorsan, bana bir kez secde et" demiş, bunun üzerine Hz. Eyyûb: "BAŞIMA BU DERT GELDİ" demiştir. * Hz. Eyyûb, hakikati keşfetme makamına erdirilmiş ve beşeri kimliğinden arındırılmış olduğundan musibeti hissetmiyordu, Allah, bir defa bu keşfi kendisinden saklayıp onu beşeri hüviyetine döndürünce: "BAŞIMA BU DERT GELDİ" demiştir. * Allah, Hz. Eyyûb'u bu hale düşürüp kendisine bu sözü söyletmiş ki, kendisinde kulluk vasfi ortaya çıkmış olsun. * Allah, Hz. Eyyûb'a bu musibeti kendisinden önce yetmiş peygamberin istediğini, ancak bunu kendisi için seçtiğini vahyetti. Bu arada Allah üzerinden musibeti kaldırmak isteyince Hz. Eyyûb: "BAŞIMA BU DERT GELDİ" demiştir. * Bir görüşe göre de Hz. Eyyûb'a manevî bir keşif verildiği için musibetin acısını hissetmedi. Bunun üzerine: "Musibetin acısını hissetmediğim için bana musibetin kendisi dokundu" demiştir. Cafer-i Sadık da der ki: "Allah, Hz. Eyyûb'dan vahyi kırk gün alıkoyunca: "BAŞIMA BU DERT GELDİ"demiştir. Çünkü ibadetleri yerine getirmede güçsüzleşmiştir. Bunun üzerine, ibadetini hakkıyla yerine getirebilmesi için gücünü kendişine geri vermiştir. " * Hz. Eyyûb, hoşnutluğunun artmasını dilemiş ve hoşnutluğundaki zaaf ortadan kaldırılmak suretiyle dileği kabul edilmiştir. * Hz. Eyyûb'un üzerinde kalmasından yakındığı musibet, esas musibetin bakiyesi idi. Musibeti de bakiyesiyle idi. Nitekim tamamen üzerinden alınınca musibet ortadan kalkmış oldu. Bu nedenle Allah: "BAŞINDAKİ DERDİ ORTADAN KALDIRDIK" buyurmuştur. Aslında başındaki dert nefsi idi. Bu arada Hz. Eyyûb, beşeri benliğinden büsbütün arındırılıp her türlü bakiyeden temizlenince Allah ona esenlik, afiyet ve ümidi görünürde de verdi. Bu durumda ise musibet, afiyet, varlık ve yokluk eşit hale gelir.
Sayfa 558 - ilkharf yayınları 3C.Kitabı okudu
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.